Başından İtibaren Hep Kurbağa

Çocukken okuduğumuz, bir dokunmayla insana dönüşen Kurbağa Prens masalının hayal dünyamızda belki bir yeri olabilirdi. Fakat aynı masalın bir balığın kurbağa dönüşmesi olarak, hem de bilim adına allanıp pullanarak tekrar takdim edilmesi ne derece doğrudur? Su içinde bir balık gibi yaşayan kurbağa yavrusunun (larva) hızlı bir şekilde ağız kenarındaki keratin dişçiklerin eriyip yok olması, kuyruğun eriyerek kaybolması ve önce arka ayakların çıkması, ağız içinde sinekleri kapabilecek kabiliyete sahip yeni bir mekanizmanın meydana gelmesi, şişkin gözlerin başın yanlarından yukarıya doğru göç etmesi ve sonunda dört ayağı da gelişince sudan çıkıp karada sıçramaya başlaması şeklindeki inanılmaz dönüşüm veya metamorfoz, hemen hemen her organda eş zamanlı ve koordineli şekilde nasıl ortaya çıkıyor?

Denizaltının Tanka Dönüşmesi!

Su altında savaşmak için çok ince mühendislik hesaplarıyla inşa edilmiş bir denizaltı, karada savaşmak için yine hususi mühendislik planlarına dayanarak yapılmış zırhlı bir tanka dönüşebilir mi? Onlarca mühendis ve birkaç yüz işçiyle tabii ki dönüştürülebilir. Peki kendi kendine veya tesadüfî rüzgârlarla kopan parçaların yeni bir eser ortaya çıkarması mümkün müdür? İşte hepinizin gülerek dudak büktüğü bu ikinci husus, bizlere birer bilimsel gerçekmiş gibi anlatılmaktadır.

Bütün ayrıntılarıyla suda yaşaması için yaratılmış bir balığın kurbağaya dönüştürülmesi demek, derisinden itibaren hemen hemen bütün organlarının ve vücut sistemlerinin yeni baştan köklü bir değişikliğe maruz kalmasını gerektirecektir. Hayvanın bütün biyokimyası ve sinir sistemi, kol ve bacakları, kalbi ve buradan çıkan ana arter şebekesi, kanındaki oksijen taşıyıcı pigment olan hemoglobinin yapısı, gözlerindeki foto pigmentler, işitme organı, dil, boşaltım sistemindeki süzme cihazları gibi aklımıza gelen her şeyde yepyeni bir şekillenme ve dönüşüme ihtiyaç olacaktır.

Küçük Bir Tadilat Değil: Genel Plan Değişikliği

Balık hâlinden yavaş yavaş ilerleyerek kurbağa olunması için her kademede ortaya çıkması gereken değişikliklerin, şaşırmadan, belli bir sıra içinde yürütülmesi en büyük genel gelişme planına aittir. Bu gelişme planı ise genetik bilginin kimyevî moleküller diliyle kodlandığı DNA çift spiral ipliğine işlenmiştir. Her adımda ortaya çıkabilecek değişikliklerin her biri, vücut sistemlerinin genel işleyişinde herhangi bir arıza çıkarmadan, önceki sisteme uyum göstererek gelmelidir. Kuyruğun kaybolmaya başlamasına paralel olarak arka ayakların gelişmeye başlaması, bunun için kemik ve sinirleri oluşturacak hücrelerin aldıkları emir doğrultusunda şaşırmadan bacaklara yönlendirilmesi ve karada yürümeye uygun statik ve dinamik kuvvetleri dengeleyecek kasların bu kemikler üzerinde tam olması gereken noktalara bağlanması müthiş bir ilim, kudret ve irade gerektirir.

Her Adımda Başka Bir İhtiyaç

Balıktan kurbağaya evrimleşme için atılacak her adımın çok isabetli olması gerekir. Zira gelişme adına atılacak her adım bir başka adıma ihtiyaç doğuracaktır. Su içindeki solunum için gerekli iplikler hâlindeki solungaçlar kaybolurken, torba şeklindeki akciğerlerin gelişmeye başlamasına ne zaman ve kim karar verecektir? Çünkü aynı anda larvanın kanındaki hemoglobinin daha yavaş oksijen bağlama özelliğinin değişmesi ve oksijenin daha hızlı bir şekilde serbest kalmasını sağlayacak biyokimyevî bir dönüşüme uğraması gerekecektir. Kuyruğun eriyip kaybolması yüksek hassasiyette programlanmış bir mikro operasyondur. Önce kuyruktaki kas hücrelerinin üretimi frenlenir, daha sonra hiç olmayan yeni parçalayıcı enzimler üretilir ve parçalanan doku kalıntılarına ait kıymetli organik moleküller israf edilmeden yeni organların bünyesinde kullanılmak veya gıda olmak üzere yönlendirilir. Kuyruk hücreleri üzerinde çalışan makrofajlar birer terzi gibi neyin nereden kesileceğini bilerek fazla kısımları yiyerek tüketirler. Aslında kuyruk fazladan olup atılmamakta, vücut tarafından emilmektedir. Dolayısıyla planlı bir dönüşüm yürütülmekte ve planlı hücre ölümleri (apoptozis) bir terzinin makasından çıkar gibi tam uygun yerlerden yapılmaktadır.

Bir balığın genlerinde sadece balık olarak hayatını sürdürebilecek şekilde hassas bir kodlama olduğuna göre, karada çok farklı özelliklere sahip olacak şekilde hücrelerin çekirdeğinde bulunan DNA genetik bilgisine bağlı olarak ortaya çıkacak plânlar ve gelişmelere ait tarifler kendi kendine nasıl düzgün bir şekilde meydana gelecektir? Tesadüfen bir kurbağa vücudunun bilgisine sahip olan bir DNA molekülündeki milyonlarca molekülden yazılmış yeni şifre, bir balıktaki moleküllerden ortaya çıkabilir mi? Kısacası bir denizaltı fabrikasındaki makine ve teçhizat, hiçbir plan ve proje olmadan bilinmeyen güçlerin işleyişiyle, bir tank meydana getirebilir mi?

Su içindeki kurbağa yavrusu dıştan bakıldığında bir balık gibi yüzüyor görülebilir, ama aslında o baştan beri bir kurbağa olmak üzere planlanmıştır. Vücudundaki bütün doku, organ ve sistem bağlantıları ilk yaratılışından itibaren bir kurbağa olması için gerekecek yapı ve sistem bilgisiyle inşa edilmiştir. Henüz bir döllenmiş yumurta (zigot) hâlindeyken bile onun her hücresinin çekirdeğinde “sen kurbağa olacaksın!” talimatına göre kodlanmış bir genetik sistem vardır. Hiçbir balıkta onu kurbağa dönüştürecek kompleks bir genetik bilgi talimatı yoktur. Zira her balığın sahip olması gereken özelliklerine ait genetik bilgi, o balığın hayatı için gerekli bilgidir. Fazla veya eksik bir DNA kodu olup da ileride, uygun şartlarda, bu DNA’dan kendi kendine mükemmel bir kurbağa çıkmasının aklî ve mantıkî bir delili yoktur.

Deri solunumu için gerekli kılcal damarların dağılımı ve deri tabakalarının yeniden dizaynı gerekir. Kurbağa larvaları çoğu balıklarda olduğu gibi boşaltım ürünü olarak amonyak salgılarken, metamorfoz sonunda artık daha az su kullanılan üre temelli bir sisteme dönüşür. Larvanın gözlerindeki ana retina pigmenti olan porphyropsin maddesi büyük bir biyokimyevî değişikliğe uğrayarak rhodopsine dönüşür. Bütün bu ağır ve altından kalkılmaz yükler, evrimciler tarafından “evrim mekanizmalarına” yüklenmektedir. Evrimcilerin mekanizma olarak isimlendirdiği tabii seleksiyon, adaptasyon ve mutasyonlar gibi biyolojik prensipler canlılar arasındaki ekolojik gıda dengesi, nesillerin sağlıklı kalması için rekabetle birlikte dayanışma ve çevreye uyum sağlayıcı biyolojik prensiplerdir ve bu kavramlar hiçbir hayvanın genetik sistemine yeni bir plan, proje ve bilgi kodlayacak mahiyette değildir.

Son derece gelişmiş bir bilgisayarla kodlanarak dizayn edilmiş bir balığın, kurbağa dönüştürülmesi için bilgisayarın sahip olduğu donanım ve yazılıma ait kodların kendi kendine değişebileceğini ve her şeyiyle mükemmel yeni bir sistem oraya çıkarabileceğini kim iddia edebilir?

Bu yazıyı paylaş