
Bir Yakarış
Yüce Yaratıcı ki, vücudu bütün varlığın dayanağı, kudreti her şeyin güç kaynağı, iradesi eşya ve hâdiselerin üzerinde akıp gittiği biricik yörünge, marifeti de canlarımızın canıdır. Vücuduyla cihanlara varlık
Yüce Yaratıcı ki, vücudu bütün varlığın dayanağı, kudreti her şeyin güç kaynağı, iradesi eşya ve hâdiselerin üzerinde akıp gittiği biricik yörünge, marifeti de canlarımızın canıdır. Vücuduyla cihanlara varlık
Esasen toplumumuzda, tıpkı metafizik mülâhazalar gibi, bir medeniyet, bir kültür, bir sanat istidadı bulunmakla beraber bu potansiyel dinamikleri pratiğe geçirecek hakikat âşığı kahramanlar bulunmadığından, ciddî
Gariplik, yabancılık, vatandan ayrı düşme mânâlarına gelen gurbet; sofiye ıstılahında, Maksûd’a ulaşabilmek için, o güne kadar alışılagelen dünya ve onun câzibedar atmosferinden uzaklaşma veya o atmosferde
Eski düşünce kendini yenileyememenin kurbanı oldu; yenisi ise, tepkilerle, fantezilerle kendi kendini yiyip bitirdi. Her iki düşüncenin de kendi içinde bazı tutarlı yanları olduğu muhakkak;
Gizli şey, mânâsına gelen sır; sofiye ıstılahında, kalbde ilâhî vedîa olan bir latîfe-i rabbâniyedir. Bedende ruhun emanet ve vedîa olması mânâsında bir latîfe. İrade, zihin,
Işık, karanlıklarla savaşarak gerçek derinliğine ulaşır.. güzellik, çirkinlikler içinde daha bir belirginleşir.. iyiler, fâikiyetlerini tam olarak ancak kötüler arasında ortaya koyabilir; hiç olmazsa bazıları için
Gönül insanı, ufku, inancı ve davranışlarıyla tam bir ruh ve mânâ kahramanıdır. Onun derinlik ve enginliği, bilgi ve müktesebatıyla değil; gönül zenginliği, ruh safveti ve
Bir şeyden hoşlanma, haz duyma, cümbüş ve eğlence mânâlarına gelen “zevk”, sofiye ıstılahında, ilâhî tecellîlerin ilk esintileri ve şuhûd ufkunun yer yer zuhur eden vâridlerindendir