
Suçluluk Karinesi!
Kapının şiddetle vurulmasıyla uyandım. Sabahın erken saatleri, güneş doğmaya durmuş… Ama çıkmadım yataktan. Son yarım saattir apartmandan gelen zil seslerini, kapı yumruklama gürültülerini ve konuşma
Kapının şiddetle vurulmasıyla uyandım. Sabahın erken saatleri, güneş doğmaya durmuş… Ama çıkmadım yataktan. Son yarım saattir apartmandan gelen zil seslerini, kapı yumruklama gürültülerini ve konuşma
Her kıtada mahsul veren ağaçtır Her dilde, her dudakta yeni tattır Yedi veren, yetmiş veren başaktır Ümidi mayalar hicret kuşları Allah rızasıdır derdi gayesi İmanıdır
Keçeli, aşkla demle çayı! Zira çayı su değil aşk demler. Yeniden başlıyoruz. Duman duman tüten hizmetlerimize. Şimdilik yara alsa da Nuh’un gemisi, Korkma batmaz, yakındır
Adım Nurefşan. Birkaç gün öncesine kadar henüz dokuz yaşlarında bir kız çocuğuydum. Yaşıtlarım, sokakta renkli, allı pullu bebeklerle oynarken, ben o küçücük yaşımda, suyun üstüne
Adı Nurefşan, iki kanat taktılar iki yanına; Meriç’in rengine boyadılar masum yüzünü. Mahrum bıraktılar küçücük yaşında anadan, babadan ve vatandan… Daha anlam veremeden dünyaya, ellerini
Gözlerinden yaşama sevinci çalınmış çocukların; Bakışları öksüz, Bakışları puslu ve yetim… Lal kesilmiş diller, sağır olmuş kulaklar ve âmâ gözler; Anlamaz ki o bakışlardan!
Memleketi bir bir geçiyordu kadınlar, yolda düşenleri hatırlayıp ayak izlerine basmıyor, aynı ağacın altında dinlenmiyor, aynı pınardan su içmiyorlardı; ki onlar gibi bu yolculuk bir
Mahzun kalpli bütün annelere ithaf olunur. Söz dinler mi yürekleri, yara almış anaların; Şehidine tanık olmuş yaslı hudut boylarında? Dalga dalga Meriçlerin, gürül gürül Tunaların…
Söz vermişti Hacı Yusuf Kemal Erimez, Fatih Kolejlerinde ne varsa aynısı Duşanbe’de de olacaktı diye dönemin Tacikistan Eğitim Bakanına. İç savaşın şartları ağırlaştırdığı 1994 yılında,
Her şeyin başladığı o günü çok iyi hatırlıyorum. Güneşin ilk ışıkları penceremden içeri girerken gece boyunca tekrarlanan bir ezgiyle gözlerimi açtım. Anlaşılan, uyumadan önce telefonumdaki
İnsan; ruhlar âleminden anne rahmine, oradan da dünya hayatının mebdei olan bebekliğe ve çocukluğa, yaratılışın esrarı ve gayesini yeni yeni idrak etmeye başladığı gençliğe, fakr