
Üstad’ın Selanik Hatıratı
“İnsanın niyeti kaderine yol açar.” Yıllar önce bir yazıda rastlamıştım bu söze. O günden beri zihnimde yankılanıyor. Bilinmeyeni keşfetmek, derinliklere inmek, yaşanmışlıkları anlamlandırmak… Hep bu
“İnsanın niyeti kaderine yol açar.” Yıllar önce bir yazıda rastlamıştım bu söze. O günden beri zihnimde yankılanıyor. Bilinmeyeni keşfetmek, derinliklere inmek, yaşanmışlıkları anlamlandırmak… Hep bu
Geçenlerde İstanbul’dan şair Ekrem Hoca, evindeki mum çiçeğine dair sosyal medyada bir paylaşım yapmıştı: “İkinci defa açtı mum çiçeğim, pek de bir hevesle hem de.”
İlkler vardır ya… “İlk gidenler.” O ilk gidenlerin çocukları büyüdü artık. Ektikleri tohumlar yeşerdi, çiçek açtı. Ben Manisa’da doğdum ama gitmediğim il, şehir, yoktur. Ailem
Amerika’da Hocamın kabrini ziyaret ettim. Çiçeklerle dokunmuş toprağının başında sessizce durdum. Bir seher vaktiydi ve kuşlar zikre durmuşlardı; her kanat çırpışları semadan süzülen bir duaydı
Öğretmen olmak, minik yüreklere dokunabilmekti çocukluk hayalim. Rabbim duamızı kabul etti; öğretmen olmayı nasip etti. Büyüğümüzün, “En büyük amelim niyetim, niyetimi amel kabul etmen de
Ömrünü bir davaya vakfeden her kişi gibi Bediüzzaman da bu mücadelesinde birçok sürgün ve eziyet görmüştür. Mücadelesinin kırılma noktalarından biri ve belki de en önemli
Yıl 2049. Sıcak bir ağustos günü, ailece annemin köyüne geliyoruz. Anneannemin evine doğru ilerlerken arabanın camından çocuk parkını görüyorum. Çocukluğum geliyor aklıma. Altı yaşındayken, işte
Ömrünü Kur’ân ve iman hizmetine adayan Üstad Bediüzzaman, I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı askerlerine moral vermiş, talebeleriyle kurduğu milis kuvvetiyle muharebelere iştirak etmiştir. Talebelerini şehit veren
Deniz kenarındayım. Kumlara değiyor ayaklarım. Bir yanım mavi, bir yanım kara. İçimde dalgalar vuruyor sahile. Islanıyorum. Ellerim deniz kokuyor. Mavi oluyorum. Tekne geldi gelecek. Ümitler
Zor gelir insana yurdundan yuvasından ayrılmak. Zordur bir çanta ile yollara düşmek. Sevdası ve davası olmayanlara aslında her şey zordur. Yolculuğu Allah’a olanlara ise her
Sekiz veya dokuz yaşındaydım. Bir gece rüyamda, bizi üstü açık bir jandarma aracına bindirmişlerdi. Bir sürü insanı üst üste atıyorlardı. Sonra o büyüdüğüm, çocukluğumu doya