İş Birliğinin Kodlandığı Bir Kâinat
Yeryüzünde hayat her seviyesinde kaotik değil, düzenlidir. Her sabah aynı saatte ötüşen kuşlar, binlerce kilometre aynı yoldan göç eden kelebekler, her mevsim meyve veren ağaçlar… Tabiatta her şey belli bir düzene göre hareket eder. Ama bu düzen sadece fizikî bir ahenk değil; aynı zamanda merhametle yoğrulmuş ahlâka dair vicdanî bir yansıma taşır: Yardımlaşma.
Biyolojik tabirle simbiyotik münasebet diye adlandırılan bu durum, canlıların birbirlerine zarar vermeden; karşılıklı veya tek taraflı fayda sağlayarak bir arada yaşamalarını ifade eder. Bu yardımlaşmalar bazen türler arası olur, bazen aynı tür içinde görülür. Ama dikkat çekici olan şudur: Bu ilişkiler rastgele olmayıp, kusursuz bir bilgi, ahenkli bir devridaim içinde süreklilik, sistemli ve hiyerarşik bir planlama ve denge üzerine kurulmuştur.
Sathî bir nazarla ilk bakışta görülemeyen bu sistemli yaratılış Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle dile getirilir: “Gökten su indiren O’dur. Sonra; Biz onunla her çeşit bitkiyi çıkarırız. O bitkiden bir filiz, ondan da büyüyüp birbirinin üstüne binmiş taneler, başaklar çıkarırız. Hurma tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm, zeytin ve nar bahçeleri yetiştiririz. Bunlardan kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Her birinin meyvesine, bir ilk meyve verdiğinde bir de tam olgunlaştıkları zaman bakın! Elbette bütün bunlarda iman edecekler için alınacak birçok dersler vardır.” (En’âm, 6/99)
Aynı hususta Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, “Şu kâinatta görünen intizam ve yardımlaşma, ispat eder ki: Her şey hikmetle yapılmış, hiçbir şey başıboş ve gayesiz değildir.” diyerek bu konu üzerinde değişik yerlerde uzun izahlarda bulunur.[1] Öyleyse şu soruyu sormak ve cevap aramak zorundayız: “Farklı türler, hatta birbirini tanımayan organizmalar neden birbirine yardım eder? Bu ‘iyi niyetli davranışlar’, nasıl olup da evrensel bir kanun gibi yeni kuşaklara aktarılır ve her yerde işler?” Bu iş birliklerinden birkaçını örneklerle açarsak meselenin büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir:
Yeraltındaki Esrarlı İletişim Ağı
Ağaçlar Arası Gıda ve Bilgi Paylaşımı
Vancouver Üniversitesinde son yıllarda yapılan çalışmalar[2], ormanlarda ağaç köklerinin altında uzanan mantar ağlarının -adeta bir internet ağı gibi- ağaçlar arası iletişimi sağladığını göstermektedir. Bu sistem sayesinde yaşlı ağaçlar, genç fidelerle şeker ve su paylaşmakta, hasta ağaçlara destek gönderilmektedir. “Akıl ve şuurdan mahrum bitkiler arasında şuurlu iletişim ve yardımlaşma(?!)” Bu mükemmel iletişim ağı doğrudan bir yaratıcıya verilmeden izah edilebilir mi? Bu bilgi alışverişi, rastgele değil; maksada yönelik ve düzenli bir sistem içinde gerçekleşir. İster istemez insanda bir “ekolojik zekâ” hissi uyandıran bu ekosistemde müşahede edilen hâdiselere açıkça fizikötesinden verilmiş bir hediye nazarıyla da bakabiliriz. Kur’ân-ı Kerîm’de dikkat çekilen,“Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’a ait olmasın.” (Hûd, 11/6) âyetindeki rızka vurgu yapan Said Nursi Hazretleri “Bir ağaç, kendi hayatı için değil; başkasına meyve verir. Demek ki o fiil, ağacın değil, bütün mahlukata rızık veren bir Zât’ın fiilidir.”[3]
Okyanus Temizlikçileri
Karides ve Balıklar Arası Ritüel
Deniz biyologlarının Avustralya kıyılarında incelediği temizlikçi karidesler, avcı balıkların ağızlarına girerek parazitlerini temizlemektedir.[4] Bu temizlik sırasında balık karidese zarar vermez. Aksine başını eğerek hizmeti bekler. Karşılıklı emniyet ve itimat üzerine sanki anlaşma imzalamışlar gibi her gün tekrarlanan bu münasebet aynı zamanda akla ve vicdana da hitap eden bir sadakat örneğidir.
Bitkilerin Savunma Ordusu
Akasya Ağacı ve Karıncaların Yardımlaşma Raksı
Afrika savanalarında yaşayan Vachellia türü akasya ağaçları, gövdesinde küçük oyuklar barındırır. Bu oyuklarda yaşayan karıncalar, ağacı yaprak yiyen hayvanlardan korur. Karşılığında ağaç onlara tatlı nektar üretir. Bu ilişki sadece mekanik bir karşılık değil, doğrudan bir ortak savunma anlaşması gibidir.[5] Burada sormamız gereken sorular şunlardır: Karınca, neden başka bir türü koruma altına alır? Ağaç, neden başka bir canlının hayatını sürdürecek özel yapı ve kimyevî maddeler üretir? Karıncalara bu habitatı bulma ve nesillerine aktarma kabiliyeti nereden gelmiştir? Bu soruların hepsinin de cevabını Bediüzzaman Hazretleri şöyle ifade ediyor:
“Zerrelerden yıldızlara kadar her şey, karşılıklı yardımlaşmakla ayakta durur. Bu yardımlaşma, tek bir Kudret’in emriyle cereyan eder.”[6]
Mikro Ölçekte Fedakârlık
Hücrelerde Programlı Yardım ve Apoptozis
İnsan vücudunda her gün milyonlarca hücre, organizmanın sağlığı için kendini yok eder. Biyolojide bu sürece apoptoz (programlı hücre ölümü) denir. Programlı ifadesi bile başlı başına yazılmış bir programı zorunlu kılar. Bu durum yalnızca biyolojik bir refleks değil; kendi varlığını feda ederek bütünü koruma anlayışıdır.[7] Apoptozun sebepleri arasında genetik hasar, enfeksiyonlar, toksik maddeler ve bağışıklık sistemi sinyalleri yer alabilir. Apoptozun düzgün çalışması, sağlıklı bir organizma için önemlidir. Apoptozun bozulması, kanser, otoimmün hastalıklar ve nörodejeneratif hastalıklar gibi çeşitli hastalıklara yol açabilir.
Moleküler seviyede bile bu kadar “anlamlı” fedakârlıkların olması, bir hücrelilerden dev ağaçlara ve hayvanlara kadar hayatın bütün görünümlerinde sonsuz bir ilim ve kudretin tecellisi altında işleyen bir şefkat ve merhamet ahlâkının hükümferma olduğunu göstermez mi?
Yardımlaşma Aklı ve Yaratılış İmzası
Tabiatı insaf gözüyle inceleyen ve tabiat kitabının derin manasını bütüncül okuyabilen bir bilim adamı için gerçek şudur: Hayat, mücadeleye değil; yardımlaşmaya dayanır.
Bütün canlıların birbirine temas ettiği bu kusursuz düzen, kendi kendine işleyen, rastgele ortaya çıkmış mekanik bir süreç olamaz. Kur’ân-ı Kerîm,“Elbette Biz göğü, yeri ve aralarında olan varlıkları oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.” (Enbiyâ, 21/16) âyetiyle bütün varlıklarda hikmet aramayı ve aralarındaki münasebetleri vicdan ve basiret gözüyle okuyarak bu sistemin eğlence olsun diye yaratılmadığına vurgu yapmaktadır. Bu mânâyı Bediüzzaman Hazretleri “Kâinat kitabı öyle bir hutbe-i kudrettir ki, her bir kelimesi bir mucizeyi gösterir. O hutbe içinde yardımlaşma ve tesanüd, bir Rahîm-i Mutlak’ın imzasıdır.” şeklinde izah ediyor.[8]
Tabiattaki göz kamaştırıcı ahenk; yaşadığı âleme ibretle bakabilen bir insan için; muhteşem sanat eserlerinin sergilendiği bir teşhir salonu olarak düşünülebilir. Bu bilgiler ışığında düşünen insan için tabiat; yalnızca herhangi bir tür için sadece bir hayat sahası (habitat) değil; aklını kullanabilenler için bir anlam platformudur. Yaşadığımız âleme ibretle bakabilenler şu sorularla yüzleşmeli ve cevap aramalıdır:
- Bu kadar düzenli bir iş birliği, sadece kör tabiat kanunlarıyla açıklanabilir mi?
- Bir canlının başka bir canlı için yaşaması, hormon marifeti bir içgüdüyle izah edilebilir mi? Zira bu sorunun ardından “Hormonlarda bu tesiri var eden biyolojik ve kimyevî sebeplerin arkasındaki asıl kaynak nedir ve bu kadar ölçülü ve hassas bir ayarda nereden verilmiştir, niye verilmiştir?” sorularının da cevabının ikna edici olarak verilmesi gerekir.
- Vicdanlı gibi davranan mikro ve makro çaplı sistemlerin, vicdandan yoksun bir kâinatta kendi hâline ortaya çıkması mümkün mü? Bu sorunun da cevabını yine Kur’ân-ı Kerîm şöyle veriyor:“Şüphesiz göklerde ve yerde müminler için Allah’ın kudret ve hikmetine dair çok deliller vardır. Siz insanların yaratılışınızda ve Allah’ın dünyanın her tarafında yaydığı canlılarda, kesin bilgiye ulaşıp gerçekleri tasdik edecek kimseler için deliller vardır.” (Câsiye, 45/3-4)
Bediüzzaman Hazretlerinin izahıyla bitirelim: “Kendi nefsine bak; nasıl ki bütün cihazatın, birbiriyle yardımlaşır. Kâinata bak; nasıl ki umum mevcudat, birbirine yardım ediyor. Demek bu şefkatli yardımlaşma, bir Rahîm-i Mutlak’ın varlığına şehadet eder.”[9]
[1] Said Nursi, B. (2009): Şualar, Âyetü’l-Kübrâ, R.N.K. Şahdamar Yayınları, s. 123-220. Üsküdar, İstanbul.
[2] Simard, S. (2021): Finding the Mother Tree: Discovering the Wisdom of the Forest, Knopf Canada.
[3] Said Nursi, B., a.g.e.
[4] Grutter, A. S. (2020): Cleaning mutualisms in the marine world. Annual Review of Marine Science.
[5] Palmer, T. M. et al. (2018): A keystone mutualism underpins tropical forest biodiversity. Science Advances.
[6] Said Nursi, B., a.g.e.
[7] Elmore, S. (2007): Apoptosis: A Review of Programmed Cell Death. Toxicologic Pathology.
[8] Said Nursi, B., a.g.e.
[9] a.g.e.