Hakperest Düşünürlerin Tasdikleri

Ve Hazreti Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) O’nun Peygamberidir

Annemarie Schimmel

“Araplar hitabette ne kadar mahir de olsalar ve zengin edebiyatları ne denli mükemmel de olsa, Kur’ân ile mukayese edilebilecek bir söz söylemeleri mümkün değildi.”[1]

“Sünnet sayesinde İslamî hayat tarzında birlik sağlandı ve bu birlik güçlendi, çünkü “doğruluğun ışığı” diye adlandırılan Peygamber’e uymak, Müslümanların asıl karakteristik vasfı olmuştur. Kendisine model olarak Hazreti Muhammed’i almış ve ona benzemeye kendini adamış olan bir Müslüman Allah’a şöyle yakarır: ‘Kulun ve Resûlün Muhammed Senden ne dilerse onu dileriz; o Sana nasıl sığındıysa biz de Sana öyle sığınırız.’”[2]

“Fiziken ideal güzelliğin sembolü olarak Allah tarafından mükemmel olarak yaratılan Hazreti Muhammed’deki güzellik, huy güzelliğinin dışa yansımasıydı. Peygamber’in ahlakının nasıl olduğu sorulduğu zaman eşi Aişe şöyle cevap vermişti: ‘Onun ahlakı Kur’ân’dı.’ … İslam Peygamberine karşı asırlarca olumsuz duygular besleyip önyargılı olan Avrupalı okur, bütün kaynaklarda onun ne kadar alçak gönüllü ve yumuşak huylu olduğunun vurgulanması karşısında muhtemelen hayrete düşecektir.”[3]

“Hazreti Muhammed bütün varlıklara karşı sevgi doluydu. Özellikle çocukları sever, sokakta rastladığı çocukları öper ve onlarla oynardı.”[4]

“Bütün modernleşme çabalarına rağmen, Peygamber’in doğumunu terennüm eden o eski zarif şarkılar söylenmeye devam etmekte ve Hazreti Muhammed’in yüceltilmesi bahsinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu manzumeler daha çocuk yaşta iken ruhlara aşılanmakta ve Müslümanların iman dünyasının dokunulması imkânsız bir kısmını oluşturmaktadır.”[5]

“Hem halk ozanları hem de elit zümrenin edebiyatçıları onlara ebedi hayatın kapısını açacak olanın Peygamber olduğunu iyi bilmektedirler. Mevlâna Celaleddin Rumî’nin şu ibaresi buna bir delildir:

‘Bütün dünyanın gururu olan Mustafa bizim kervanımızın başıdır.’

İndus vadisindeki ve Anadolu’daki ozanlar kendilerine Mekke yolunda önderlik edecek olan kervancı başını veya kırılgan hayat gemisini bütün derinliklerden ve girdaplardan aşırtarak huzur ve barışın uzak sahiline yanaştıracak olan kılavuza methiyeler yağdırmaya devam ettiler. Bengalli bir halk ozanı da duygularını şöyle ifade ediyor:

Bir daha asla senin gibi

Merhametli bir dostum olmayacak.

Sen Allah’ın dostusun, ve

Hakikatin uzak sahiline giden

Geminin dümeni sendedir.

Sen olmasaydın eğer,

O kıyıdaki dünyayı asla göremezdik…”[6]

Dipnotlar

[1] Annemarie Schimmel, Ve Hazreti Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) O’nun Peygamberidir: Peygamber’e İslam inancında Gösterilen Hürmet, İstanbul: Profil Yayıncılık, 2008, s. 30.

[2] A.g.e. s. 37.

[3] A.g.e. s. 46.

[4] A.g.e. s. 51.

[5] A.g.e. s. 157.

[6] A.g.e. s. 219.

Bu yazıyı paylaş