Çocukluk dönemi, uyku ve hastalık süreleri çıkarılırsa, insanın aktif olarak yaşadığı ortalama ömür çok kısadır. İnsan bu kadar kısa bir ömürde yaptığı her şeyden hesaba çekilecektir. Burada unutulmaması gereken asıl mesele, bu hayatın esas hedefinin ne olduğudur.

Selim akıl sahibi bir insan, kendisinin ve içinde bulunduğu kâinatın tesadüfen meydana gelemeyeceğini bilir. Bazı felsefî akımlar ve onların takipçileri farklı düşünse de inananlar için bu esas hedef, Yaradan’ı tanımak ve kulluk vazifelerini yerine getirmektir. Allah’ın değer atfettiği üç aylar, Ramazan ve Kadir Gecesi gibi zaman dilimleri çok iyi değerlendirilirse, bu sınırlı hayat insan lehine uzar ve kazanma vesilesi olur. Bu zaman dilimlerini ve benzer fırsatları kaçırmamak gerekir. Esas hedefe giderken insanın önüne çok farklı yollar çıkacaktır.

Yollar

Bu yollarda giderken asla başkasının hakkını yememek, Allah’ın talim buyurduğu prensipler doğrultusunda hareket etmek, insandan beklenen davranışlardır. Bu yollar, kişiye, zamana ve mekâna göre değişebilir. Bunun için, bu yolların çokluğu tarif edilirken “mahlûkatın nefesleri adedince” buyurulmaktadır. Bu yolda gidilirken karşılaşılan her türlü güçlük göğüslenmek ve aşılmak zorundadır. İşte burada da insana düşen, bir taraftan temel prensipler dairesinde kalmak, diğer taraftan da kendinden öncekilerin tecrübelerinden istifade etmesini bilmektir.

Özellikle günümüzde, neredeyse her problemin nasıl çözüleceğine dair farklı tecrübe ve tavsiyeler vardır. Bunları da araştırmaya alışmak gerekir. Karşılaşılan güçlük ve problemlerin de kalıcı değil geçici olduğu, bugün olmasa da yarın bunların tarih olacağı bilinciyle “yarına atlayabilmek” refleksini de edinmek, hedefe giden yolda ayrı bir esastır.

Tecrübe

Tıp fakültesinde dâhiliye stajı yaparken başasistanımız her hasta ziyaretinden sonra bize döner ve “Bu hastalığın şu özelliklerini ve şu tedavi şeklini unutmayın. Dâhiliye uzmanı olmasanız bile ileride bunları kullanırsınız.” derdi. Yine ihtisas yaparken, bir hocamız, hocasının geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı genel cerrahide gözlemci olarak ameliyatına girer ve derin dokularda dikiş atma esnasında bir tekniği görür. Daha sonra bunu bademcik ameliyatlarında da uygulamayı düşünür. Sonra bu konuda bir yayın yapınca, dünya tıp literatürüne bu metot girmiş olur.

İnsanın her tecrübeden ders çıkarması, bunları pratiğe geçirmesi ve daha sonra başka insanlarla paylaşması önemli bir fazilettir. Okuduğum felsefî izahları, kendi bilgi ve görgülerim çerçevesinde değerlendiriyorum. Faydalı olanları alıyorum, gereksiz gördüklerimi de eliyorum. Öğrenilen iyi ve faydalı bilgilerin pratiğe geçirilmesi bir esas olmalıdır. Yoksa bilgi hamalı olunmuş olur. İnsanlar mazlumiyetlere, mağduriyetlere ve haksızlıklara uğrayabilirler. Bu durumlar karşısında insanların haklarını araması yanında moral ve motivasyonlarını muhafaza etmesi çok büyük bir önem taşır. Bu gibi durumlarda insanın başka insanların desteğine ihtiyacı olduğu gibi, başkalarının da kendisine ihtiyacı vardır. Yeni güzelliklerin görülmesi ve dinlenilmesi insana ümit verir. Ümit de moral ve motivasyonun en önemli dinamiklerindendir.

 Durum Değerlendirmesi

Sabretme yanında mutlaka aktif olma, bir şeyler yapma gayretinde bulunma ve aktif ümit içinde olma, insanı sağlıklı tutar. İnsanın sıkıntılı zamanlarda bedenen ve ruhen sağlıklı kalmaya gayret etmesi çok büyük bir önem taşır. Her şey normalleştiği zaman insan normal kalamamışsa, yeni şartlara uyumu da çok zor olur. İnsanın böyle durumlarda arkadaşlarını ziyaret etmesi, onlarla dertlerini paylaşması, hem kendisi hem de arkadaşları açısından çok önemlidir. Daima aktif olma, insanlara moral verme ve onları rehabilite etme bir esas olmalıdır. Bunu yaparken insan, kendisini de rehabilite etmiş olur.

Sınırlı bir hayattaki esas hedef iyi belirlenince, hedefe doğru yol alırken bu ve benzeri yol ve metotlar, arzu edilen neticeyi doğuracaktır. Bir insan, gemi kaptanı olabilmek için gerekli bütün kursları almak zorundadır. Hayat okyanusunda kaptan olan insan da öğrendikleri yardımıyla esas hedefe kazasız varabilecektir.

Hedefe götüren bu yol sıkıntısız olmayacaktır. Bunu baştan kabul edip ona göre davranmak icap eder. Ne kadar çok problemle karşılaşılsa bile asla sabır ve ümidi kaybetmeden, dayanma sınırlarını çok geniş tutmak gerekir. Esas hedefe kilitlenebilmek önemlidir. Yoksa artık bu kadar sıkıntının altından kalkamıyorum deyip pes etmek, hedefi tutturamamak anlamına gelir.

Kadere imanın bir gereği olarak, başa gelen hikmetli musibetlerin, sabırla üstesinden gelinmeye gayret edilmelidir.

Strateji

Bu yolda yorulmamak, darılmamak ve takılmamak gerekiyor. Durmadan, dinlenmeden, şikâyet etmeden hedefi yakalamak için koşmak iktiza ediyor. İnsanlara darılma, değişik şeylere takılma; yol kazaları oluşturur, morali bozar ve hedefi yakalamayı güçleştirir. İnsan bazen tez canlı veya telaşlı olabilir. Çalışarak, gayret ederek ve öğrenerek insanın ikinci bir fıtrat kazanması mümkündür. İnsanın istikameti bulması ve kâmil insan olma yolunda yürümesi de ancak bu şekilde mümkün olur. İşte insan bu yolda daima mesafe kat etmeli ve manevî kazanımlarını muhafaza etmeye gayret göstermelidir. Bütün bunları yaparken insanın beraber yol yürüdüğü eşi, dostu, akrabası ve arkadaşlarını bu istikamette motive etmesi, onlara davranışlarıyla örnek olması ve onlarla bilgilerini paylaşması, yine onun için bir insanlık görevidir.

Esas Başlangıç

İnsanın bu geçici dünyadaki hayatı sonlanınca onu kabre koyarlar. Yanına hiçbir maddî şeyi alamaz, ama amelleri kayıt altındadır. Bu gök kubbenin altında hoş bir seda bırakmak için, daha fırsat varken, kazanma kuşağında kaybetmemek için, ciddi bir gayret sarf etmek gereklidir. Geçici ve lüzumsuz işlerle meşgul olma yerine kalıcı, ötede bize lazım olacak işlere yoğunlaşmak, aklın ve mantığın gereğidir.

Sebepler çerçevesinde insanın yapması gereken işleri her yönüyle düşünüp planlaması ve bunları kurallara göre icra etmesi, daha sonra düşündüğünden farklı bir netice meydana gelse bile bunu da kaderin bir hikmeti olarak kabul etmesi, onun beden ve ruh sağlığı açısından önemli bir anlayıştır. Yoksa elinde olmayan sebeplerden dolayı depresyona girme, olumsuz sonuçlara yol açar. Bugünkü imkânlar dâhilinde yapılabilecek işlerin en güzelini, makul bir şekilde yerine getirmeye çalışma, insan olmanın bir gereğidir.

İnsan dünyaya bir kere geliyor. Yaşadığı hadiseleri değiştirme imkânı yok. Hedef bir kere gösteriliyor. Bu bir oyun da değil.

Tek Yönlü Yol

İsviçreli bir meslektaşıma, “Tekrar genç olsaydın ne yapmak isterdin?” diye sorduğumda, “Kesinlikle genç olmak istemezdim.” diye cevap verdi. Ben de merak edip sebebini sordum. “Ben zaten o safhaları geçtim; niye geriye döneyim? Şimdiye kadar edindiğim bilgilerle şu anda hayatımı yaşıyorum. Geriye dönüp benzer şeyleri niye yaşayayım ki?” diye cevap vermişti.

Bu yol, tek yönlü bir yoldur. Dönüşü yok, tekrarı yok. İnsan da hadiseleri bu gözlüklerle değerlendirmeli, tecrübelerinden istifade ederek bundan sonra yapacağı işleri en güzel şekilde yapmaya gayret etmelidir. Neticelerden razı olma ve şikâyet etmeme de kadere inanmanın bir gereğidir.

İnsanın başka insanların kılavuzluğuna ihtiyacı vardır. Kendisi de başkalarının kılavuzu olmalıdır. İstişare yapan pişman olmaz. “Ben bilirim, ben yaparım, başkasının fikrine ihtiyacım yok.” şeklindeki düşünceler son derece yanlıştır. Dini, dili, rengi, ırkı ve milliyeti ne olursa olsun her insanın kendisine göre özellikleri ve güzellikleri vardır. Ondan alınacaklar vardır, onunla paylaşılacaklar vardır. Benzer şeyler ülkeler bazında da geçerlidir. Her ülke özeldir, her ülke güzeldir. Yoksa sadece benim ülkem, benim kültürüm denilecek olursa, globalleşen dünyada insanın kendisine dost bulması çok zordur.

 Küreselleşme

İletişim ve ulaşım araçlarıyla büyük bir köy haline gelen dünyada, “herkesi kendi konumunda kabul etme”, bugünün insanına düşen en önemli görevlerden birisidir. Böyle düşünülüp hareket edilmediği durumlarda, çok acı neticeler görülür. Esas hedefe giden yolda bunları da unutmamak gerekir.

Allah (celle celâluhu) insana akıl gibi büyük bir nimet vermiş. Bu nimeti ve diğer sayısız nimetleri güzel kullanarak esas hedefimize ulaşabiliriz. Gayret bizden, tevfik Allah’tandır.

 

Bu yazıyı paylaş