Grip ve Korona Pandemileri

Grip (influenza) ilk kez M.Ö. 412’de Hipokrat tarafından tanımlanmıştır. Yazılı kaynaklardaki ilk grip salgını 1510 yılında görülmüş ve şimdiye kadar da 31 ayrı influenza pandemisi bildirilmiştir.[1] En ciddi olanı 1918–1920 yıllarında İspanyol Gribi olarak anılan ve yaklaşık 40 milyon kişinin ölümüne sebep olan salgındır. Asya Gribi (1957) ve Hong Kong Gribi (1968) salgınları yaklaşık 1,5 milyon insanın ölümüne, ekonomik olarak 32 milyar dolar kayba yol açmıştır. Mart 2009’da domuz gribi ortaya çıkmış, son olarak Aralık 2019’da 2019-nCoV pandemisi başlamış ve hâlâ devam etmektedir.

Grip Nasıl Bulaşır?

Grip virüsleri, bulaşmış kişilerin solunum salgılarından ortama saçılan damlacıklar (hapşırık, öksürük, konuşma ile) veya tokalaşma gibi direkt temas yoluyla bulaşır. Virüsün canlılığını koruyabilmesi için nemli ortam ve düşük ısı gerektiği için sonbahar ve kış aylarında daha sık görülür. Kapalı ve toplu hayatın gerektirdiği şartlar, el yıkama gibi genel hijyen kurallarına riayetin ihmal edilmesi ve ülkelerarası ulaşım imkânlarının artması, grip virüsünün yayılmasını kolaylaştırır. Virüsün vücuda alınmasından 1–3 gün sonra (kuluçka dönemi) hastalık belirtileri görülmeye başlar. Hasta olan fert, enfeksiyon başlamadan iki gün öncesinden itibaren, hastalık belirtileri başladıktan yedi gün sonrasına kadar virüsü ortama yayabilir.

Grip Nasıl Bir Hastalıktır?

Grip, influenza A ve B virüsleri ile ortaya çıkan, hızlı yayılabilen, çok bulaşıcı, ateşli bir solunum yolu hastalığıdır. Çocuklarda daha sık görülür. 65 yaş üzeri, iki yaş altı çocuklarda ve kronik hastalığı olan yüksek riskli kişilerde ciddi hastalık ve ölüm oranı yüksektir. Grip ve komplikasyonlarından korunmak; hastalık döneminde elleri daha sık yıkamak, hapşırma veya aksırma sırasında mutlaka bir kağıt mendille ağız ve burnu kapatmak, havlu ve bardak gibi eşyaları hasta kişiyle ortak kullanmamak, genel hijyen kurallarına uymak, hasta fertlerle el sıkışmak gibi direkt temastan kaçınmak ve risk grubundaki kişileri aşılamakla mümkündür.

İnfluenza virüsünün dünyadaki dolanımı birçok ülkede bulunan merkezler tarafından takip edilmekte, hastalardan alınan örnekler yardımıyla mevcut faktörler belirlenmekte ve bir sonraki grip sezonunda nasıl bir aşı gerekeceği tahmin edilmektedir. Sonbahar ve kış aylarında farklı virüslerin yol açtığı sinüzit, farenjit, soğuk algınlığı (nezle) gibi solunum yolu enfeksiyonları da görülmekte, ancak bunlar çoğu zaman yanlışlıkla grip olarak değerlendirilmektedir. Ani başlayan yüksek ateş (38–39°C), baş ağrısı, kas ağrısı, kuru öksürük, ciddi boğaz ağrısı ile birlikte burun tıkanması ve akması, gözlerde sulanma, aşırı halsizlik ve bitkinlik, bulantı sık görülen belirtiler olup genellikle 3–5 gün sürer; kuru öksürük, burun akıntısı ve boğaz ağrısı iki hafta devam edebilir. İnfluenzaya bağlı ölüm hızı binde 0,5–1’dir ve sıklıkla zatürreye dönüşmüş olarak, 65 yaş üzeri kişilerde görülmektedir.[2] Mevsime bağlı olarak aynı dönemde görülen soğuk algınlığında ise ateş daha düşük, burun akıntısı ve hapşırıklar daha sık, eklem ve kas ağrıları daha hafif görülür ve nadiren ağır komplikasyonlar ortaya çıkar.

Teşhis ve Tedavi

Teşhiste virüsün varlığını tespit etmek güvenilir bir yöntemdir. Hastalığın ilk üç günü içinde ateşli dönemde burun veya boğazdan alınan sürüntü örnekleri ile kolayca yapılabilir. Nadiren 10–20 gün arayla kan testleri vasıtasıyla ilgili virüse karşı antikor gelişimini takip ederek teşhis koymak gerekebilir.[3]

İmmün sistemi güçlü, sağlıklı fertlerde grip, genellikle bir hafta içinde vücudun yaratılıştan gelen direnciyle iyileşir. Hastalık döneminde istirahat etmek, sıvı alımını artırmak, çok gerekmedikçe ilaç kullanmamak gerekir. Bazı riskli kişilerde pnömoni (zatürre), meningoensefalit (beyin zarı iltihabı), miyokardit (kalb kası iltihabı) gibi ciddi ve ağır komplikasyonlar, mevcut kronik bir hastalığın alevlenmesine sebep olarak ölüme yol açabilir.

Grip Aşısı Gerekli mi?

Dünyada tayin edilen farklı merkezlerdeki gözlemci hekimler vasıtasıyla o yıl dolaşımda bulunan virüs tipleri tespit edilerek “Milli İnfluenza Merkezlerine” oradan Dünya Sağlık Teşkilatına iletilmektedir. Bu şekilde bir sonraki yıl hangi virüslerin dolaşımda bulunacağı tahmin edilip aşı üreticisi firmalara bu bilgi verilerek uygun muhtevada aşı üretmeleri istenmektedir. Her yıl, bir sonraki yıl görülmesi muhtemel virüs tipleri tahmin edilerek aşının özelliği düzenlenmektedir.

Aşı için en uygun zaman, influenzanın en sık görüldüğü ayların hemen öncesi, yani sonbahar aylarıdır. Aşılanması tavsiye edilenler; influenzaya bağlı komplikasyonlar bakımından risk altında olan 50 yaş ve üzeri kişiler; 6–59 aylık bütün çocuklar, gebeler, diyabet, kalb hastalığı gibi ilave kronik hastalıkları olan her yaştaki kişiler, yüksek risk grubundaki kişilerle aynı evde yaşayanlar veya bakım hizmetleri verenler ve sağlık personelleridir.[4] Son yıllarda altı aydan büyük herkesin aşılanması önerilmektedir.

Gribe karşı geliştirilmiş iki aşıdan birisi; tesiri zayıflatılmış, burun içine uygulanan (canlı aşı), diğeri de kas içine enjeksiyon ile yapılan (inaktive) aşıdır ki bu ikinci aşı daha yaygın kullanılır. İnaktive aşı dokuz yaşından küçüklere ilk defa yapılacaksa, bir ay arayla, iki kere, yarım doz enjekte edilir. Aşının koruyucu tesiri, uygulamadan bir veya iki hafta sonra başlar. Aşı yapıldığında alerjiye ya da ciddi yan tesirlere maruz kalanlar ve yumurta alerjisi olanlar için rutin aşıların yapılması sakıncalıdır. Gerekli hallerde bu kişilere özel grip aşıları uygulanabilir.

Araştırmalar influenza aşısının, %60–89 oranında tesirli olduğunu göstermektedir. Bu nispet yaşlılarda daha düşüktür. Grip aşısı olmuş kişiler, bu hastalığı aşı olmamış kişilere göre daha hafif geçirmektedir. Aşı olanlarda ilave komplikasyonlara bağlı hastaneye yatış oranları da daha azdır.

Netice olarak, influenza virüsleri, her yıl küçük veya büyük çapta salgınlara yol açabilmekte ve antijenik yapı değişikliği sebebiyle her zaman tehdit olmaya devam etmektedir. Bu yüzden önümüzdeki yıllarda da bu tür epidemi ve pandemilere hazırlıklı olmak ve özellikle risk grubundaki kişilerin korunmasını ve aşılanmasını sağlamak faydalı olacaktır.

Son Pandemi Korona

Çin’in Wuhan şehrinde, 8 Aralık 2019’dan itibaren Çin sağlık otoritelerince “2019-nCoV” isimli virüs salgını duyuruldu. Salgının amili olarak, mahalli bir balık ve hayvan pazarından insanlara geçen Korona virüsü (2019-nCoV) isimli bir virüs açıklandı.[5],[6] Kişiden kişiye bulaşma, gripte olduğu gibi öksürme ve hapşırma ile ortama saçılan damlacıklar yoluyla veya doğrudan temasla gerçekleşmektedir. Herhangi bir belirti göstermeyen taşıyıcı fertler ise potansiyel enfeksiyon kaynağı rolündedir.[7],[8] İlk laboratuvar onaylı vaka, 20 Ocak 2020’de Kore’de tespit edildi.[9]Vaka sayısı dünya genelinde giderek artmaktadır.

Yeni pandemi amilinin kuluçka süresi 2009 Domuz gribindekinden daha uzundur (1–1,8 gün).[10] Bu bilgiler ışığında şüpheli vakalar için karantina ve 14 günlük gözlem süresinin yeterli olabileceği yetkililerce duyurulmuştur.[11]Genel vaka ölüm nispetlerinin %3 ile %14 arasında değiştiği tahmin edilmektedir.[12] Gripte olduğu gibi, diyabet veya kalb hastalığı gibi kronik hastalığı olan ileri yaş gruplarında enfeksiyona bağlı ölüm oranları daha yüksektir.

Virüsün yayılımının çok hızlı olduğu şu dönemde hasta olmamak için koruyucu tedbirlere ve başta el hijyeni olmak üzere genel hijyen kurallarına uymak, bağışıklık sistemini güçlü tutmak ve erken teşhis çok önemlidir.[13] Bu virüs için henüz bir aşı yoktur, ancak çalışmalar devam etmektedir. 2019-nCoV virüsünün yayılımını önleme ve koruyucu tedbirler, bütün dünya genelinde artarak uygulanmaktadır. Hastalığın sık görüldüğü ülkelerden gelen kimselerle teması olan, yüksek ateş,  öksürük ve nefes darlığı gibi solunum yoluna ait belirtileri olan kimselerin test edilmesi ve uygun görülen hasta ve bölgelerin karantinaya alınması giderek yaygınlaşmaktadır.

Ne Yapmalı?

Mevsime bağlı olarak ortaya çıkan grip ve benzeri diğer bulaşıcı hastalıklardan korunmak için yapılan tavsiyeleri şu şekilde özetleyebiliriz:

  1. Elleri su ve sabunla en az 20 saniye yıkamak.
  2. Sabun ve su mevcut değilse alkol bazlı dezenfektan kullanmak.
  3. Göz, burun ve ağza yıkanmamış eller ile dokunmaktan kaçınmak.
  4. Hasta olan insanlarla yakın temastan kaçınmak.
  5. Öksürürken veya hapşırırken ağzı ve burnu bir mendille örtmek.
  6. Sık dokunulan nesneleri temizlemek ve yüzeyleri dezenfekte etmek.
  7. Hastalık bulgularından şüphelenilmesi halinde tıbbî destek almak.

 

İnsanlığın bulaşıcı hastalıklarla imtihanı devam edecektir. Dinimizde insanların başlarına gelen bela ve musibetlere karşı ümitsiz ve karamsar olması hoş karşılanmamış, gerekli sebeplere riayet edilmesi tavsiye ve emredilmiştir. Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) bulaşıcı hastalıklara dair tavsiyeleri, modern tıbbın karantina ve tecrit tavsiyeleriyle neredeyse birebir örtüşmektedir. Mesela Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) eşlerinden birisinin gözünün iltihaplanması üzerine, başkasına sirayet etmemesi için validemizi iyileşinceye kadar karantinada bekletmesi en çarpıcı örneklerden bir tanesidir. Ayrıca Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem), “Şayet bir yerde taun hastalığı olduğunu işitirseniz oraya girmeyin. Bir yerde taun hastalığı çıkarsa ve siz orada bulunursanız taundan kaçarak oradan çıkmayın[14] buyurması, karantinanın çok önemli bir metot olduğunu vurgulamaktadır.

Korona pandemisine sebep olan virüsün konakçı (bir asalağı bünyesinde barındıran canlı) olarak kullandığı yarasa ve bazı yılan türleri gibi hayvanların insanlar tarafından yenmesi neticesinde, tabiatta zaten var olan bu virüs çeşidinin, insan vücudunda mutasyona uğrayarak hastalık yapmaya başladığını artık biliyoruz. Gıda temizliğine dikkat edilseydi ve her hayvanın yenilemeyeceğine dair tavsiyelere kulak verilseydi, kıtalararası yayılmacı özelliğe sahip bu salgın belki de önlenebilirdi. “Size ehli eşekler, atlar ve katırlar, vahşi hayvanlardan kesici dişi olanlar, kuşlardan da pençeleri olanlar haramdır[15] şeklindeki Nebevî beyanın, ne kadar önemli ve yerinde olduğu bir kere daha görülmektedir.

pandemi: Kıtalararasında veya bütün yeryüzünde etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen genel isim.

Dipnotlar

[1] Uyeki TM. Influenza. Ann Intern Med. 2017 Sep 5;167(5):ITC33-ITC48. doi: 10.7326/AITC201709050.

[2] Dolin R, Hirsch MS, Thorner AR. Clinical manifestations of seasonal influenza in adults. Up to Date, 2014.

[3] Treanor JJ. Influenza (Including Avian Influenza and Swine Influenza). Mandell, Douglas and Bennett’s Principles and Practice of Infectious Diseases. Bennet JE, Dolin R, Blaser MJ, Elsevier, Philadelphia, 2015. s. 2000–2024.

[4] Prevention and Control of Seasonal Influenza with Vaccines: Recommendations of the Advisory Committee on Immunization Practices United States, 2013–2014 Recommendations and Reports Morbidity and Mortality Weekly Report (MMWR) September 20, 2013/62(RR07);1-43.

[5] Zhu N ve ark. A novel coronavirus from patients with pneumonia in China, 2019. N Engl J Med, 2020. doi.org/10.1056/NEJMoa2001017.

[6] Chen N ve ark. Epidemiological and clinical characteristics of 99 cases of 2019 novel coronavirus pneumonia in Wuhan, China: a descriptive study. Lancet, 2020. doi.org/10.1016/S0140-6736(20)30211–7.

[7] Chan JF ve ark. A familial cluster of pneumonia associated with the 2019 novel coronavirus indicating person-to-person transmission: a study of a family cluster. Lancet, 2020. doi.org/10.1016/S0140-6736(20)30154–9.

[8] Rothe C ve ark. Transmission of 2019-nCoV infection from an asymptomatic contact in Germany. N Engl J Med, 2020. doi.org/10.1056/NEJMc2001468.

[9] Korean Ministry of Health Welfare. 2019-nCoV.

[10] Wong TW, Tam W. Estimating SARS incubation period. Emerg Infect Dis, 2004;10:1503–1504.

[11] Li Q ve ark. Early transmission dynamics in Wuhan, China, of novel coronavirus-infected pneumonia. N Engl J Med, 2020. doi.org/10.1056/NEJMoa2001316.

[12] Wang C ve ark. A novel coronavirus outbreak of global health concern. Lancet, 2020. doi.org/10.1016/S0140–6736(20)30185–9.

[13] Sinem Akbulak, “Metabolik Sendrom”, Çağlayan, Aralık 2019.

[14] Buhârî, Tıb, 30.

[15] Ebu Davud, Et’ime, 26.

Bu yazıyı paylaş