Her yana ya Rab, beklenmedik bir hüzün indi,
İnanan kederlendi, münafıklar sevindi;
Tasalanmama zordu, zira yara derindi,
Şeytanlar dört bir yanda cirit atıp gezindi…
Şakıyan bülbüllerin ağzına gem vuruldu,
Toplum içinde fitne ocakları kuruldu;
İslam nam-ı celili nifak ile yoğruldu,
Şeytan aradıklarını tam bu çağda buldu…
Çıkar, menfaat düşüncesi gırtlakta bugün,
Olup bitenlere can üzgün ve canan üzgün;
Hakiki mü’minleriyse kahreden bir hüzün,
Olanlar bunlar, kızarmıyor yüzüm ve yüzün!..
Ey Rab, bir hiss-i vefa ver sinelerimize,
Ağlayıp sızlayalım müzmin dertlerimize;
Lütfen merhamet buyur inlemelerimize
Ve bakıver bakılmayan şu yüzlerimize!..
Bir “Leylî” diye dünyayı hep sevdirdi felek,
Uzayıp gitti bu macera mahşerlere dek..
Tapmışız şu dünyaya bilerek-bilmeyerek,
Bir sınırsız sevgiyle ki, ilahî aşka denk…
Arayıp sormamışız, ne güldür ne dikendir,
Neler dil mırıltısı ve neler gönüldendir,
Neler bir varidât, neler şeytanî emeldir,
Neler Hak rızası ve neler gevelemedir…
Ey Rab, vur sineme, inlemez kalbimi inlet,
O murad-ı sübhânîni benliğime dinlet!..
Sürüm sürüm yol yorgunu mücrime medet et!..
O meşîet dalgalarını ruhuma dinlet!..
Kalmadı gurbetle yanan sinede takatim,
Bu cürümle belki yok niyaza benim hakkım,
Kabul buyur her an inlemeyle geçti vaktim,
Şimdi şu derbeder halimi Sana bıraktım…
***