Bir gün birisi kendisine şöyle bir soru sorar: “Abi, Hocaefendi’den ayrılıp Kazakistan’a gitmek sizin için zor olmadı mı? Dakikalarca ağladıktan sonra dudaklarından şu cümleler dökülür: “Hocaefendi bana Kazakistan’a gitmemi söylemişti. Ben de işlerimi ayarlayıp gidecektim. Bir akşam sohbet ederken bana dedi ki: ‘Ne zaman gideceksiniz?’ Ben de: ‘Bir haftaya efendim.’ dedim. ‘Geç olur.’ dedi. ‘Birkaç güne efendim.’ dedim. ‘Geç olur.’ dedi. ‘Yarın gidiyorum efendim.’ dedim ve müsaade istedim… Hüzünle karışık bir tebessümle ayağa kalktı, beni kapıya kadar uğurladı ve dedi ki; ‘Firak olmadan visal olmaz.”[1]
Bu ifadeler Hizmetin Yusuf Ağabeyi olarak bilinen Yusuf Bekmezci’ye aittir. İzmir’de okurken tanıdığım bu insan, ilk günlerden itibaren Hocaefendi’ye omuz verenlerden biriydi.
Tüm içeriği görmek için lütfen giriş yapınız ya da abone olunuz.
Abone Ol