Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Kültür Perspektifine Teorik Bir Bakış

Kültür kelimesi, Latince colere (yetiştirmek, işlemek) fiilinden türeyen cultura sözcüğünden gelir.1 Günlük dilde genellikle yemek, müzik, giyim gibi alışkanlıklarla ilişkilendirilse de kültür; sosyoloji ile kültür ve toplum psikolojisi gibi akademik disiplinlerde, bireylerin davranışlarından inanç ve değer sistemlerine kadar uzanan, içtimai yapıyı derinden etkileyen çok katmanlı bir realite olarak ele alınır. Zira kültür, insanların bilgi düzeyini, eğitimini, dilini, düşünme biçimini, inançlarını, örf ve adetlerini derinden etkiler.

Kültürün sosyal işlevleri, kültür sosyolojisi disiplininde oldukça geniş bir anlam yelpazesiyle ele alınır. Kavramın söz konusu toplumsal fonksiyonlarına daha çok, kültür sosyolojisinin kurumsallaşmasında öncü bir figür olan Richard Peterson’un (1932-2010) gözlemleriyle açıklık getirilir. Peterson’a göre sosyologlar kültür hakkında konuşurken genellikle dört şeyden birini kasteder: Normlar, değerler, inançlar veya ifade sembolleri.2

Kültürün bu temel unsurlarına icmalî bir göz atacak olursak; normlar, bir toplumda fertlerin nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen kurallardır. Değerler, o toplumda neyin önemli, doğru ya da kıymetli sayıldığını gösterir. İnançlar, fertlerin ve toplumların kâinatın, dünyanın ve hayatın nasıl işlediğine dair geliştirdiği temel kabulleri ifade eder. Ayrıca bu disiplinde kültür, “dini bir doktrin” ve “toplumun kullandığı ortak bilgi” olarak da tanımlanır.3

Steven J. Heine, sosyal ve kültürel psikolojide kavramın işlevlerini geniş bir perspektiften değerlendirir. Heine, öncelikle bu terimi bir bilgi türünü belirtmek için kullandığını söyler. Ona göre kültür, başkalarından öğrenme yoluyla edinilen her türlü fikir, inanç, teknoloji, alışkanlık ya da uygulamadır. Dolayısıyla insanlar kültürel bir türdür, çünkü insanlar bu tanıma uyan çok sayıda “kültüre” sahiptir. İkinci olarak Heine, bu terimi belirli bir grup bireyi ifade etmek için kullanır. Çünkü kültür, aynı zamandan bir tür ortak bağlam içinde var olan “bir grup insan” anlamına da gelir. Belirli bir kültür içindeki insanlar, birçok benzer kültürel fikre maruz kalabilirler.4 Bu nedenle kültür, hayatın pek çok ünitesine dokunduğu için farklı şekilde kullanılır ve toplumdan topluma farklılık arz eder.5

80’in üzerinde eseri bulunan tanınmış İslam âlimlerinden Fethullah Gülen Hocaefendi (1938-2024) ise, söz konusu kavrama ve içtimai fonksiyonuna yoğun bir şekilde atıfta bulunur: Kur’ân kültürü, vicdan kültürü, kültürel beraberlik, kültür seferberliği, Batı ve Doğu kültürü.6 Onun kültür perspektifi, bir yönüyle yukarıda aktarılan sosyolojik tanımlarla örtüşürken, diğer yönüyle bu yaklaşımlardan farklılıklar da gösterir. Hocaefendi, “Kültür Mirasımızın Temel Kaynakları” adlı makale serisinin ilkinde, kültürün yukarıdaki tanımlarla örtüşen yönlerine odaklanarak sosyolojik bir tanımını yapar. Ona göre kültür, bir milletin tarih içinde üretip ortaya koyduğu, ortaya koyup zamanla millî varlığın bir buudu hâline getirdiği veya onu şuuraltı müktesebata dönüştürdüğü sosyal ve ahlâkî davranış disiplinlerinin bütünüdür.7

Aynı zamanda kültür, her toplumun ve sosyal coğrafyanın kendine özgü yapısıyla şekillenir; bu nedenle her yerde farklı bir kültür hâkimdir. Bu farklılık yalnızca örf ve âdetlerde değil, daha derin bir düzeyde, düşünce sistemlerinde de etkili bir unsurdur. Hocaefendi, bu çeşitliliği kültürün düşünceyle olan bağında görür ve şöyle der: “Bu açıdan bir ferdin, belli bir kültüre bağlı düşüncesini, belli bir referans çerçevesi aracılığıyla kendini ifade etmesi de sayabiliriz.”8 Bu yaklaşım, insanların düşünce dünyasının da kültürel referanslar doğrultusunda şekillendiğini açıkça ortaya koyar.

 

Kültür ve Düşünce

Öte yandan her millet, kendi ahlakî değerlerini, mezhep mülâhazalarını, varlık, kâinat ve insanla alâkalı düşüncelerini; sosyal ve siyasal tavırlarını, davranış disiplinlerini ve bütün bunları ifade etme yollarını, kültür aracılığıyla ortaya koyar. Bu çerçevede kültür, millî duyuş ve düşünüş esaslarına bağlı olarak tarih boyunca teşekkül eden fikir, sanat, örf, âdet ve teamüllerin toplamıdır.9 Hatta bir toplumun en temel değerlerinden olan dil hakikatinin dahi kültürün bir buudunu teşkil ettiğini söyler.10

Özetle ona göre kültür; insan doğasına yerleşmiş, bilinmiş, inanılmış, yaşanmış ve zamanla şuuraltına yerleşmiş kavram, kural ve eğilimlerin bütünüdür. Bu yönüyle kültür, her zaman bilinçli ve iradî olmasa da bazı nedenler ve çağrışımlarla varlığı hissedilen ve etkisini gösteren epistemolojik (bilgi temelli) bir olgudur.11 Fark edildiği üzere Hocaefendi’nin yukarıdaki izahlarda olduğu gibi kültürün temeline ilmi ve ahlakı yerleştirmesi dikkat çekicidir.

Ancak Hocaefendi’nin sıklıkla “bizim kültür sistemimiz” dediği bakış açısını yukarıdaki tanım çerçevesinden bir yönüyle ayıran en önemli husus, Allah’a (celle celâluhu) olan inanç hakikatidir. İnsanın kâinat, eşya ve hadiselerle arasındaki bağı; bütün zihnî, fikrî, amelî faaliyetleri bu iman gerçeğine bağlı cereyan eder. Böylelikle temeli Yaratıcıya bağlanan bu kültür havzına dâhil olan sosyal aktörlerin düşünce sistemlerinde varlık daha farklı bir biçim kazanır: “…insan-kâinat bir meşher, bir kitap ve hâdiselerin diliyle bir beyan olarak, varlığı kendinden (Vâcibü’l-Vücûd) o Yüce Zât’ı anlatan, O’nun sanat eserlerini teşhir eden ve icraatını seslendiren bir dil, bir sergi ve bir enstrümandır.”12

Ayrıca onun inanç anlayışı, diğer bazı itikadî sistemlerden ayrılan belirgin niteliklere sahiptir. Bunların başında, aktif aklın yanında pasif bir ulûhiyet telakkisinin bulunmaması gelir. Aksine, onun benimsediği kültür sisteminde yer alan fertler, gönül ve zihin dünyalarıyla birlikte sanat-Sanatkâr, eser-Eser Sahibi ve Hâlık-mahlûk ilişkisi içinde, Allah’a sürekli bağlılık içinde hayat sürerler.13 Bu yaklaşım, Allah inancını teorik bir kabulden öte, varlıkla sürekli etkileşim içinde olan ve ferdin düşünce, entelektüel hayatı, duygu ve fiillerine yön veren dinamik bir ulûhiyet tasavvuru olarak ortaya koyar.

Hocaefendi, makalesinin ikinci bölümünde bu kültürel mirasın temel unsurlarını her biri başlı başına bir kitap konusu teşkil eden on bir farklı referans çerçevesinde ele alır: Kitap, Sünnet, icmâ, kıyas, istihsan, maslahat, tasavvuf, kelâm, örf, âdet ve teâmül.14 Onun, mücerret bir hakikat olan imanın ardından, Allah’ın varlığının ve birliğinin somut delili ve kaynağı olarak Kur’an ve Sünnet’e yaptığı vurgu dikkat çekicidir. Zira kültür sosyolojisi profesörlerinden WendyGriswold’un da belirttiği gibi, kültürel bir nesne, paylaşılan anlamların somutlaştığı bir şeydir.15

 

“Kültürel Zaman”

Bununla birlikte Hocaefendi’nin kültür anlayışı, klasik zaman kavramının ötesine geçerek “kültürel zaman”perspektifiyle kültür hakikatine yeni bir boyut kazandırır. Kültürel zaman, otantik zaman algısından farklı olarak, öncelik-sonralık ilişkilerine bağlı değildir; zaman üstü, hatta bağımsız ve aşkın bir yapıya sahiptir. Kültürün sürekliliğinin kaynağı da işte bu müstakiliyetidir. Ancak onun bağımsız ve “kendi olan” bu yapısını düzenleyen ve farklı çevrelerle, insan topluluklarıyla ilişkilerini şekillendiren bir referans çerçevesi vardır.16

Onun bu tespitlerinin, kültürün yalnızca yerel birikim değil, aynı zamanda evrensel ve farklı coğrafyalarla diyaloglara imkân tanıyan bir zemin olduğunu vurguladığı söylenebilir. Zira kültürel zaman kavramı, bu yapının hem kendi içinde tutarlı kalmasını hem de farklı kültürel havzalarla etkileşimini mümkün kılar. Zira kültürler dinamiktir ve değişim hepsinde temel bir unsurdur.17

Söz konusu “kültürel zaman” perspektifi, yine Hocaefendi’nin müşterek, yeni bir kültürün doğması tespitiyle de ele alınabilir. Ona göre günümüzde müşterek bir kültürün doğması mümkündür. Farklı düşünceler ve davranışlar bir arada var olurken, herkes birbirini kabul eder; bu, kültürün zaman ve mekân sınırlarının ötesinde sürekli bir etkileşim ve yenilenme hâlinde olduğunu gösterir. Örneğin, Hizmet ehlinin yaşadığı dünyanın farklı coğrafyalarında bulunan çocuklar birbirinden farklı hareketler sergiler; bizimkiler onların (Dil ve Kültür Festivallerinde olduğu gibi) dans etmelerine, onlar da bizimkilerin namaz gibi ibadetlerine karşılıklı saygı gösterir. İşte bu karşılıklı kabul ve saygı, yeni bir kültürün doğması demektir.18 Böylelikle kültürel zamanın esnekliği ve kapsayıcılığı sayesinde yeni kültürel bütünlük oluşur. Böylece, Hocaefendi’nin “kültürel zaman” kavramı, farklılıkların uyum içinde var olduğu evrensel bir kültür anlayışına işaret eder.

Bilindiği gibi Hocaefendi eserlerinde evrensel kültürel değerlere19 sıkça atıfta bulunur ve farklı kültürler arasında diyaloğu teşvik eder. Dr. Jill Carroll’ın da belirttiği gibi o, farklı dünyaların ve kültürlerin insanları arasında diyaloglar kurmuş20 ve çevresindekileri de buna teşvik etmiştir. Ancak bu tür kültürel temaslar sırasında insanların kendi inanç ve kültürel değerlerinden uzaklaşmaması gerektiğini sıklıkla hatırlatır. “Asimile olmadan entegre olunmalı.”21 diyerek, kişinin evrensel değerlerle temas hâlindeyken kendi kimliğine ve öz değerlerine sadık kalması gerektiğinin altını çizer. Dr. Walter Wagner’in de vurguladığı gibi hoşgörü kültürü başkalarına benzemek değil, onları oldukları gibi kabul edip birlikte yaşama bilincine zemin hazırlamaktır.22

Netice itibarıyla kültür, yalnızca alışkanlıklar, basit teamüller ve sembollerden ibaret değil; insanın düşünce, inanç ve varlıkla kurduğu çok katmanlı bir ilişkidir. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin kültür anlayışı, bir yandan post-modern sosyolojik perspektiflerle örtüşürken, diğer yandan Kur’an ve Sünnet gibi ilahî referanslara dayanan bilgi, ahlâk ve inanç boyutlarıyla özgünleşir. Ona göre kültür hem yerel kimliğin ürünü hem de evrensel diyaloğun zemini olabilir. “Kültürel zaman” kavramıyla geçmiş, bugün ve geleceği süreklilik ve aşkınlık içinde düşünür. Kültürel etkileşimde fertlerin kendi değerlerine bağlı kalmasını önemser. Hizmet ehlinin gönül ilhamlarının, içinde yaşanılan kültürel çevreye uygun biçimde ifade edilmesi gerektiğini hatırlatır.23 Bu yaklaşım, fertlerin miras kültürünü korurken aynı zamanda evrensel barış, hoşgörü ve konuma saygıyı esas alan uzlaştırıcı bir kültür perspektifi sunar.

Dipnotlar

  1. Jensen, C. (2024, 12. September). Kultur. Den Store Danske. Lex.dk. https://lex.dk/kultur, accessed August 30, 2025.
  2. Akt. Griswold, W. (2012). Culture and the Cultural Diamond. I W. Griswold, Cultures and Societies in a Changing World (s. 1–17). SAGE Publications.
  3. Griswold, a.g.e., s. 11.
  4. Heine, S. J. (2020). Cultural Psychology (4th ed.). W. W. Norton & Company. s. 5.
  5. Matsumoto, D., & Juang, L. (2008). An introduction to the study of culture and psychology. In Culture and psychology (4th ed., pp. 1–27). Wadsworth.
  6. Bkz: M. Fethullah Gülen, Sohbet-i Canan, (Kırık Testi-2), İstanbul: Nil Yayınları, 2010, s. 44; Gülen, Vuslat Muştusu, (Kırık Testi-8), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 276; Gülen, Fasıldan Fasıla-4, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 182; Gülen, Sonsuz Nur-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2007, s. 111; Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-4, İstanbul: Nil Yayınları, 2010, s. 250.
  7. M. Fethullah Gülen, Yeni Ümit, Ekim-Aralık 1999, Cilt 6, Sayı 46.
  8. Gülen, a.g.e.
  9. Gülen, a.g.e.
  10. M. Fethullah Gülen, Prizma-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 170.
  11. Gülen, a.g.e.
  12. Gülen, a.g.e.
  13. Gülen, a.g.e.
  14. Yeni Ümit, Ocak-Mart 2000, Cilt 6, Sayı 47.
  15. Griswold, a.g.e., s. 11.
  16. Gülen, a.g.e.
  17. Jan Willem Duyvendak (editor/redaktør/). (2016). The Culturalization of Citizenship [electronic resource]: Belonging and Polarization in a Globalizing World (1st ed. 2016). Palgrave Macmillan UK; Imprint Palgrave Macmillan.
  18. M. Fethullah Gülen, Gurbet Ufukları (Kırık Testi-3), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 181.
  19. Bkz: M. Fethullah Gülen, Işığın Göründüğü Ufuk (Çağ ve Nesil-7), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 17; Gülen, Örnekleri Kendinden Bir Hareket (Çağ ve Nesil-8), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 108; Gülen, Sükûtun Çığlıkları (Çağ ve Nesil-9), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 30.
  20. Zaman Pazar. (2007, Haziran 9). Gülen’in felsefesi, evrensel değerler üzerinde yükseliyor. https://www.gulen.com/tr/basindan-tr/haberler/Zaman-Pazar-Gulenin-Felsefesi-Evrensel-Degerler-Uzerinde-Yukseliyor
  21. M. Fethullah Gülen, (2017, Aralık 10). Doğu-Batı Buluşması ve Asimilasyon Değil Entegrasyon: https://www.youtube.com/watch?v=WO8WDAADS1w, erişim tarihi: 8 Ağustos 2025.
  22. Dr. Wagner, W. H. (2013). Beginnings and endings: Fethullah Gülen’s vision for today’s world. Blue Dome Press. s.171.
  23. M. Fethullah Gülen, Yaşatma İdeali (Kırık Testi-11), İstanbul: Nil Yayınları, 2012.

Bu yazıyı paylaş