Fransızca İlk Kur’ân Mealini Yazan Âlim: MUHAMMED HAMİDULLAH

Yıllar önce eğitim amacıyla bulunduğum Jacksonville (Florida) şehrinde değerli bir büyüğümüzün birkaç aylık kızı, bir hastalık sebebiyle vefat etmişti. Cenaze, şehrin Müslüman mezarlığına defnedildi. Defin işlemleri tamamlandıktan sonra, birkaç ağabey mezarlığın son kısmına doğru yönelip orada bir mezarın başında dua etmeye başladı. Merakla yanlarına yaklaştım ve bir Fatiha da ben okudum. Mezarda yatan kişi hakkında sorduğumda sadece, “Âlim bir zat!” cevabını verdiler.

Aradan dört yıl geçti. Bir araştırma sırasında karşıma çıkan bir isim, beni yıllar önceki bu hatıraya götürdü. Hakkında biraz bilgi edinince, o gün Jacksonville’deki mezarlıkta ziyaret ettiğimiz o kabirde yatan kişinin, İslam âlimi Muhammed Hamidullah olduğunu fark ettim. Bu tevafuk, içimde tarifsiz bir merak ve hayranlık uyandırdı. Böylesine kıymetli bir âlimin hayatını ve ilmî mirasını araştırmaya karar verdim. İşte bu yazıyı onun az bilinen yönlerini ve ilim dünyasına kattığı değerleri paylaşmak adına kaleme alıyorum.

Memleketi ve Eğitim Hayatı

Muhammed Hamidullah, 19 Şubat 1908’de Hindistan’ın güneyindeki Haydarabad kentinde dünyaya gelmiştir. Ailesi, köklü bir ilim geleneğine sahipti ve soyu, müfessir ve mutasavvıf Mahdûm Mehâimî’ye (ö. 835/1432) dayanmaktaydı. Babası, Haydarabad Nizamlığı’nın baş müftülerinden Ebû Muhammed Halîlullah’tır.

İlk dinî eğitimini ailesinden alan Hamidullah, Dâru’l-Ulûm Medresesi’nde eğitim gördü ve ardından Osmaniye Üniversitesi’ne kabul edildi. Burada, Devletler Umumi Hukuku üzerine yoğunlaştı. Lisans eğitimini “Mevlevî Kâmil”unvanıyla tamamladı. Kaynaklarda Şâfiî mezhebinden olduğu belirtilse de 1929 yılında Hanefî âlimlerin eserlerini yayımlamak amacıyla kurulan Meclisü İhyâi’l-Maârifi’n-Nu’mâniyye adlı oluşumun kuruluşunda yer aldı ve bu süreçte Devletler Hukuku alanında yüksek lisansını tamamladı.

Akademik Kariyeri ve Sürgün Yılları

 Avrupa’ya ilmî hicretini 1932 yılında gerçekleştiren Muhammed Hamidullah, Almanya’nın Bonn şehrindeki “Rheinische Friedrich Wilhelms” Üniversitesi’nde İslam Devletler Hukûku alanında doktorasını tamamladı. Aynı üniversitede Arapça ve Urduca dersleri verdi. Daha sonra Fransa’ya geçerek, Sorbonne Üniversitesi’nde ikinci doktorasını yaptı. Hz. Peygamber (s.a.s) dönemindeki diplomatik belgeleri incelediği “Documents sur la diplomatie musulmane à l’époque du Prophète et des Khalifes” (Hz. Peygamber ve Dört Halife Döneminde İslam Diplomasisi) başlıklı bu çalışması 1935’te yayımlandı ve büyük yankı uyandırdı.

1936’da memleketine dönen Hamidullah Hoca, mezun olduğu üniversitede Uluslararası Hukuk dersleri vermeye başladı ve 1946’ya kadar bu görevini sürdürdü. 1948 yılında yeni kurulan Hindistan hükümetinin Haydarabad’ı işgal etmesi üzerine Pakistan’a gitmek zorunda kaldı. 1950 yılında Pakistan’ın ilk anayasasıyla ilgili çalışmalara katıldı. 1951’de İstanbul’da düzenlenen 22. Milletlerarası Müsteşrikler Kongresi’nde sunduğu tebliğ ile uluslararası ilgi gördü.

O yıllarda memleketini terk etmek zorunda kalan Muhammed Hamidullah, daha önce doktora eğitimi için bulunduğu Fransa’ya sığındı ve burada uzun yıllar mülteci statüsünde yaşadı. 1958-1978 yılları arasında Fransa Milli Araştırmalar Merkezi’nde (CNRS) önemli ilmî çalışmalara imza attı.

Hayatı boyunca ilmî faaliyetlerini farklı ülkelerde sürdüren Prof. Dr. Muhammed Hamidullah, Türkiye’de de uzun yıllar öğretim üyeliği yaptı; İstanbul, Ankara, Konya, İzmir ve Erzurum gibi illerdeki edebiyat, ilahiyat ve hukuk fakültelerinde dersler verdi.

Peygamberimize (s.a.s) ve Ashabına Duyduğu Derin Saygı

Muhammed Hamidullah’ın yakın dostu merhum Prof. M. Tayyib Okiç, onun İstanbul’a her gelişinde Ebû Eyyûb el-Ensârî’yi (radıyallâhu anh) ziyaret etmeden hiçbir işe girişmediğini bildirir. Onun hiç aksatmadığı bu âdetini Prof. Dr. Suat Yıldırım “Çağın Bir Şahidinden” adlı eserinde şöyle yorumluyor: “Bu onun Peygamber Efendimizi ve ashabını ne derece sevdiğinin bir göstergesidir. Bu ihlâsına bir mükafat olarak, Allah Teala ona ihsan ettiği muazzam ilim ve şahsî fazilet nimetlerinin yanında, binlerce insanın İslam’ı seçmesine de onu vesile kılmıştır.”

Hamidullah Hoca, mevlidi bid’at olarak gören yaklaşımlara itibar etmezdi. Peygamber Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) dünyayı şereflendirerek insanlığı hidayete götürmesinden daha büyük bir nimet olmadığından, o nimetin şükrünü terennüm eden Mevlid-i Nebevî kutlamasının en büyük bayram olduğunu ifade eder; sahabe efendilerimizden bahsederken her birinin önüne “Seyyidina” (Efendimiz) ifadesini ekleyerek mesela “Seyyidina Selman”, “Seyyidina Enes” derdi.

Dünya Hayatına Bakışı

Bu değerli insan alçak gönüllülüğü, nezâketi, ilme düşkünlüğü, dünya nimetlerine ve paraya değer vermeyişi ile tanınmış ve hiç evlenmemiştir. Suat Hoca’nın paylaştığı bir hatıra manidardır: “1975 yılında Paris’te evine yaptığım bir ziyarette, kitaplarını yayımlayan yayıncıların kendisine telif ücreti verip vermediklerini sordum. ‘Hem ben hem de onlar arzu ettiğimiz şeyleri gerçekleştiriyoruz. Bana lazım olan kitapların yayımlanmasıdır ve bu oluyor. Onlara lazım olan para kazanmalarıdır, onlar da bunu elde ediyorlar!’ cevabını verdi.”

Suat Hocamız onun Paris’teki evini ve oradaki mütevazı yaşantısını ise şöyle anlatıyor: “Şehrin merkezî bir semtinde dört katlı eski bir binanın çatı katında iki odadan ibaret bir evde oturuyordu. Eski bir çalışma masası, bir iki iskemle, eski portatif bir daktilo, bir rahle ve duvarı dolduran kitaplardan başka bir eşya bulunmuyordu. Sıradan bir öğrenci evinden bile daha mütevazı idi. Cuma günleri Paris camisinde ders okutuyor, söylenenlere göre günlük gıdasını bir kâse çorba veya bir bardak sütle alıyordu. Orta boylu, nahif, fakat atletik yapılı idi. Esmer teni secde aydınlığıyla pırıl pırıldı. Daima mütebessim mübarek çehresinde, canlılık ve zekâ fışkıran gözlerinin tatlı bakışları kalplerin derinliklerine ulaşır, gönüllere sıcaklık ve manevi feyiz akıtırdı.”

Muhammed Hamidullah, kimlik tespiti gibi durumlar dışında fotoğraf çektirmeyi sevmezdi. Ancak Zaman Gazetesi Paris muhabirine bir ayrıcalık tanıdığını görüyoruz. Hoca, Paris’te mütevazı bir mescit ve İslam Kültür Merkezi kurma derneğinde yer almış; bağışları teşvik için dernek muhâsibi sıfatıyla bir tanıtım yazısı kaleme alarak kamuya açık yardım talebinde bulunmuştu. Suat Hocamız, 85 yaşındaki bu mübarek zâtın bu gayretinden Fethullah Gülen Hocaefendi’ye bahsedince, rikkate gelen Hocaefendi hatırı sayılır bir meblağ teminiyle kendilerine takdim edilmesine vesile olur. O da merkezin açılışı sırasındaki konuşmasını görüntüleme iznini sadece Zaman muhabirine verir.

Öncü İlim Adamı

“Çığır açan” bir âlim olarak Hamidullah Hoca, ilim çevrelerinde müstesna bir yere sahipti. Sorbonne Üniversitesi İslamoloji bölüm başkanı Charles Pellat, bir Fransız öğrenciye M. Hamidullah’ın eserlerine de göz atması gerektiğini hatırlatınca, öğrenci pek önemsemez. Bunun üzerine Prof. Pellat, “Hamidullah Bey’i nasıl göz ardı edersiniz? Geçen sene onun çalışmalarını inceledim, 600 kadar yayını olduğunu gördüm!” der. Bu diyaloğun şahidi olarak Suat Yıldırım Hoca, “Oysaki oryantalistlerin Müslüman ilim adamlarını bilimsel yönden kolay kolay takdir etmediklerini hepimiz iyi biliriz.”sözleriyle Charles Pellat’ın bu aleni itirafının, Hamidullah Hoca’nın göz ardı edilemeyecek liyakatinin bir kanıtı olduğunu vurgular.

Hamidullah Hoca’nın, Paris’teki “Müslüman Öğrenciler Derneği”nde gerçekleştirdiği fikrî ve içtimaî hizmetlere bilhassa dikkat çeken Suat Hoca satırlarına şöyle devam ediyor: “Dünyaca tanınmış bu Üstad, o çok mütevazı dernek binasında, her pazar torunu yaşlarındaki öğrencilerle hemhâl olur, ekseriya konuşmacı olarak yer alırdı. Derneğin en devamlı üyesi o idi. Azıcık kıdem ve unvan kazanan hocalardan büyük çoğunluğumuzun, böylesi hizmetleri bu ölçüde yapamadığımızı bilahare görünce, hocamızın bu hususta da önemli bir örnek teşkil ettiğini iyice anladım.”

“Sâhi, Bu Zâtın Hâli Nasıl Acaba?”

Kendi tabiriyle yaşlılık hastalığına yakalanan Hamidullah Hoca, 1996 yılında sağlık durumundan dolayı tedavi maksatlı Fransa’dan Amerika’ya gider. Prof. Dr. Suat Yıldırım Hocamız anlatıyor: “2000 yılının mart ayında Amerika’da Fethullah Gülen Hocaefendi’yi ziyaret etme imkânı bulmuştum. Sohbet arasında Hamidullah Hoca’nın bir görüşünü nakledince Hocaefendi sözü kesip, ‘Sâhi, bu zâtın hâli nasıl acaba? diyerek Paris’ten sormayı teklif etti. Ben, zannımca ABD’de olabileceğini ifade ettim. Telefon bilgilerine ulaşmak zor olmadı. Aradığımızda, bir buçuk saatlik yakın bir yerde olduğunu öğrenip çok sevindik. Fakat yeğeni, ‘Yarın sabah yola çıkıyoruz. Florida’ya göçmek üzereyiz. Bu gece gelirseniz görüşebilirsiniz.’ deyince derhal yola çıktık. Hocaefendi de çok istemesine rağmen, sağlık durumu nedeniyle gelemedi, ama selam ve değerli hediyeler gönderdi. Hamidullah Hoca’yı en son sekiz sene önce görmüştüm, bu defa gördüğümde fizik olarak hiç değişmediğini fark ettim. Sadece yüzünü gören hasta olduğu intibaına kapılmayabilirdi. Fakat beyin felci geçirmiş olduğundan yatıyor ve konuşamıyordu.”

Vefatı ve İlmî Mirası

Üstad Muhammed Hamidullah, 17 Aralık 2002’de sabah namazından sonra Hakk’ın rahmetine kavuşur ve Jacksonville’deki Müslüman kabristanına (Muslim Garden of Chapel Hills Memorial Gardens) defnedilir.

Hâfız-ı Kur’ân olan bu “âlim zat” siyer, hukuk, fıkıh, hadis ve meal gibi alanlarda 20 kadar eser vermiştir. Başta “İslam Peygamberi” olmak üzere, Türkçeye çevrilmiş eserleri 1960’lı yıllardan itibaren önemli bir okul niteliği taşır. On kadar dil bildiği (Urduca, Hintçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Arapça, Türkçe, Farsça ve Rusça) belirtilen Hamidullah Hoca Mekke, Medine, Şam, Beyrut ve Kahire gibi şehirlerin önemli kütüphanelerinde araştırmalar yapmıştır. Birçok dilde eser vermiş ve Fransızca yazılan ilk siyer kitabı ile Kur’ân mealini kaleme almıştır.

Muhammed Hamidullah ilme adanmış hayatı ve bıraktığı eserlerle sadece kendi döneminin değil sonraki nesillerin de yolunu aydınlatan bir âlim olarak tarihe geçti. O, ilmin ve hakikatin sadık bir hizmetkârıydı. Allah ondan razı olsun.

Kaynaklar

  1. S. Yıldırım, Çağın Bir Şahidinden, Süreyya Yayınları, Mayıs 2023.
  2. S. Tuğ & M. K. Yaşaroğlu, “Muhammed Hamidullah”, TDV İslam Ansiklopedisi, 30/534-537.
  3. S. Yıldırım, “Evrensel Âlim Muhammed Hamidullah”, Yeni Ümit, Ocak-Mart 2003.
  4. https://sorularlaislamiyet.com/muhammed-hamidullah-hakkinda-bilgi-verir-misiniz
  5. https://www.fikriyat.com/biyografi/2017/07/01/muhammed-hamidullah-biyografisi

Bu yazıyı paylaş