Ey İbrahim eşi ey İsmail annesi
Ey kutlu beldede Rabbin güldanesi
Üşüttü mü seni sarı sıcak kum
Zemheriye mi takıldı yorgun adımlar
Nasıl bir baş eğiş kurak vadide
Korkulardan azade ilk gece
Gökten sekine mi indi firdevs gönlünce
Melekler mi sardı incelerden ince
Düşmedi mi aklın hiç endişeye
Nasıl gitti anlatsana Halil ardına bakmadan
Nasıl sarıldın İsmail’e ah u efgan yakmadan
Bir emir durağında bir yüce kamet
Devha’nın dalları altında serin sükûnet
Gecenin koynunda ıssız yalnız sessiz
Kutsal yürüyüşlerin cennetten bir iz
Safa-Merve arasında seninleyiz
Y’akışların tül tül döküldü mü serabın yurduna
B’akışların gül gül s’açıldı mı aşkın od’una
Çok mu yoruldun anam Safa-Merve arası
Mahzun yüreğinle sarıp sarmalarken İsmail’ini
Alev alaz ufuklarda gözledin mi Halil’ini
Kalbinde itminan ruhunda teslimiyet
İsmail’in ağlamalarından Kabe’ye niyet
Sızlar mı yüreğin şefkat abidem
Eser mi ruhunda meltemi eski günlerin
Yükselir mi güneş ufka düşmeden yere matem
Bir peygamber halesiydi renkler içinde emanetin
Yük ağır
Çöl s’ağır
Kayalar suskun
Kumlarda belli belirsiz bir kıpırdanma
Sen yürü yine hicran unutulsun
Sen yürü yine zemzemler bulunsun
Gözyaşların denizlerde tonlarca
İmtihan meleğin ümit çiçeği kucağında
Açacaktı bir zaman Amine otağında
Seni düşünüyorum anam seni ruhum Mekke’de
Seni anıyor Hacerler seni zulmün pençesinde
Hacer olmak düştü İsmail annelerine
Yusuf türküleri kattılar ninnilerine
Çatlar sabır taşı dayanamaz da zulme
Başlarında taç o masum annelerin
Gökten inen sayısız sekine
Adımları bir tepeden diğerine değildi
Bir vatandan yâd ellere düştü savaşları
Ne adımları durdu ne başları eğildi
Yürüdüler saatlerce durmadan gecelerde
Hani bu yol dikenli bu yol çetindi ya
Başa gelen çekilir yazılan yaşanırdı ya
Yürekleri ateş basmış dikenler de ne ki
Deryaların karanlıkları içinde
Nehirlerin soğuk ateşinde
Bıraktık İsmaillerimizi
Demir parmaklıklar gerisinde
Rabbe emanet ettik Yusuflarımızı
Hasret yüklü bulutların hicranlı yasında
Gönüllerimizin bu da geçer duasında
Sen de misal oldun Zeyneplere Esmalara
Şeksiz şüphesiz teslimiyetinle
İmtihanını yaşıyor bu devir
Kaderince
K’ederince
Puslu zamanların alazında titriyor hayatlar
Senin de bakışların titremişti ya
Çöl niyazında
Zemheri ayazında
Senin de yüreğin dağlanmıştı ya
Canparen ağladığında
Ve İbrahim gelmişti müjdeyle
Ey yüce gönül ey iman dolu kalp
Bir fısılda bana ne olur
Şimdi masum yavruları kim kucaklayacak
Sende imtihan üstüne imtihan
Emir Hak’tan gelmişti ve İsmail kurban
Nasıl durdun öyle nasıl sabrettin hiç duymadık figan
Taşları eritti mi yüreğindeki hicran
Denizlerde dev dalgalar
Yüreklerde tufan
Ne yaman ha ne yaman
Göklerde yas tuttu yıldızlar
Kucağına düşen yavrulara
Nehirler ağıtlar yaktı gecelerde
Cennet kuşlarına
Sükutun çığlığında çaresiz sessiz analar
Bir heyula gibi devrin nemrutları
Şeytanlara yoldaş asrın firavunları
Yine bir bayram hüzün ve hasret yüklü
Yine bir bayram yas’lanıyor demir parmaklıklar ardında
Yine Hacer
Yine hicran
Yine imdat
Umut inci mercan
Yine bir bayram yâd ellerde
Bayram şekeri umut bayramlıklar vuslat