Manyetik Alan Kirliliği ve Sağlığımız

Radyasyon, elektromanyetik dalgalara sebep olan parçacıklar vesilesiyle yaratılır ve iyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyon olmak üzere iki grupta toplanabilir. Madde içinden geçerken enerjisini aktarmak yoluyla ortamdaki atomları doğrudan veya dolaylı yollarla iyonlaştıran radyasyon türüne iyonlaştırıcı radyasyon denir. (X ve gama ışınları). Yeterince enerjisi olmadığı için ortamdaki atomları iyonlaştırmayan radyasyon türüne ise iyonlaştırıcı olmayan radyasyon denir ki baz istasyonları ve cep telefonları, uydu iletişim sistemleri, TV, bilgisayar ekranları, radar sistemleri, bazı tıbbî cihazlar, mikrodalga fırın, tıraş makinesi ve saç kurutma makinesi, iyonlaştırıcı olmayan radyasyon yaydığı bilinen kaynaklardan bazılarıdır.[1]

Günlük hayatımızda elektromanyetik dalgalarla kuşatıldığımızı söylesek yanlış olmaz. 1990’lı yılların başından itibaren yaygınlaşan cep telefonları ve baz istasyonları, insan sağlığına verebileceği potansiyel zararlar bakımından önemli tartışmaların ve araştırmaların odak noktası olmuştur.

Cep Telefonları ve Baz İstasyonlarının Etkileri

Cep telefonları düşük güçte radyo frekansı sinyalleri gönderen ve alan, elektromanyetik dalga spektrumu içinde radyo dalgaları grubunda bulunan cihazlardır. Günümüzde kullanılan cep telefonları 800–1900 MHz frekans aralığında çalışır ve yüksek frekanslı elektromanyetik alanın (10 kHz–300 GHz) yaratılmasında rol oynarlar. Düşük frekanslı elektromanyetik alanlar (0 Hz–10 kHz), insan bedeninde saç telinin havalanması gibi tesirler gösterir. Yüksek frekanslı elektromanyetik alanlar ise, deri yüzeyinden emilir ve enerjilerinin küçük bir kısmı alttaki dokulara aktarılır. Cep telefonu vasıtasıyla yayılan radyo frekansı dalgaları çoğunlukla baş bölgesini etkiler. Yapılan hayvan deneylerinde, radyo frekansı dalgalarına maruz kalmanın, beyin hücrelerinde DNA kırıklarına[2] ve DNA tamir oranında azalmaya sebep olduğu tespit edilmiştir.[3] Kanser başta olmak üzere önemli hastalıklardan korunmamızda, yaşlanma sürecinde ve sağlıklı şekilde hayatımızın sürdürülmesinde, bu tür risklerden uzak kalmamızın önemi tartışmasızdır.

Cep telefonundan yayılan radyasyon, gelen arama çağrısı ile bağlantı aşamasında en üst seviyeye çıkar ve bağlantı sağlanınca azalır. Dolayısıyla numarayı çevirir çevirmez telefonu hemen kulağa tutmamak gerekir. Telefon ile meşguliyet arttıkça radyasyona maruz kalma oranı da artmaktadır.

Bedenin yüksek frekans alanına maruz kalan bölgesi veya bütün vücut tarafından radyo frekansı enerjisi emilir ve bu arada vücut ısısı yaklaşık 1 0C artar. Artan ısı, bünyemize yerleştirilen ısı kontrol merkezimiz tarafından optimize edilse de su içeriği fazla olan beyin, göz, kas, kan, deri ve sinir dokusu gibi dokular, diğer dokulara göre daha fazla etkilenir. 10 GHz üzerindeki radyo frekansı alanına ve 1000 vat üzerinde güç yoğunluğuna maruz kalma neticesinde katarakt ya da deri yanığı gibi yan etkiler meydana gelebilir.

Biyolojik saatimizin hassas bir denge içinde sürdürülmesi, bağışıklık sistemi, uyku periyotlarımızın düzenlenmesi gibi birçok faaliyette baş rol vazifesi gördürülen melatonin hormon salgısı, özellikle çok düşük frekanslı manyetik alan başta olmak üzere radyo frekansı dalgalarına maruz kalma sonucunda baskılanır. Yüksek frekanslı manyetik alanın, hamsterlerde, melatonin sentezini gündüz ve geceleyin önemli oranda etkilemediği bulunmuştur. Bu durum, enerji nüfuz etme derinliğinin, frekanstaki yükselmeye bağlı olarak azaldığı, elektromanyetik alana bağlı oluşan enerjinin çoğunun yüzeye yakın seviyede soğurulduğu, alçak frekansların ise çok daha derinlere ulaşabildiği ve yıkıcı etkilerinin daha fazla olduğu şeklinde açıklanmaktadır.[4]

Cep telefonlarının yanı sıra baz istasyonlarının çevreye yaydığı dalgalara da her an maruz kalınmaktadır. Baz istasyonlarının radyasyon yayma şekilleri cep telefonlarından farklıdır. Cep telefonları açık durumda ve konuşma süresince radyasyon yayarken baz istasyonları ise sürekli radyasyon yayar. Baz istasyonları cep telefonuyla iletişimi sağlayan düşük güçlü radyo antenleridir. Yüksek yerlere yerleştirilen istasyonlar ufuk çizgisine göre altı derecelik bir açı ile radyasyonu yaydıklarından aslında yakın çevrelerine önemli derecede elektromanyetik dalga yaymazlar. Yaydıkları enerji yüksek enerji hatlarının oluşturduğu manyetik alana eşit kabul edilir.[5] Baz istasyonlarından kaynaklanan manyetik alana maruziyet, gündüz geceye göre yaklaşık iki kat, oturulan binaların yapısına bağlı olarak güç yoğunluk seviyesi bina dışında 100 kat, üst katlarda oturanlarda ise iki kat daha fazladır. Elektromanyetik dalgalardan etkilenmemek için baz istasyonlarından en az 300 m uzakta kalınması önerilmektedir.

Elektromanyetik Maruziyete Bağlı Sık Görülen Semptomlar

Araştırmalar yoğun cep telefonu kullanıcılarında yorgunluk, baş ağrısı, kulak üzerinde ve arkasında yanma, çınlama, bulanık görme, işitme kaybı ve baş dönmesi gibi semptomlara sıkça rastlandığını söylemektedir. Suudi Arabistan’da yürütülen bir çalışmada, 437 cep telefon kullanıcısında baş ağrısı en sık olmak üzere uyku bozukluğu, gerginlik, yorgunluk ve baş dönmesi semptomlarına rastlanmıştır.[6]

İsveç ve Norveçli araştırmacılar kullanıcıların yaklaşık üçte birinin en yaygın kulak çevresinde ısınma şikâyeti olmak üzere haftada en az bir semptom yaşadığını tespit etmişlerdir.[7] Dijital ve analog cep telefonu kullanımında, semptomlar açısından bir fark tespit edilmemiştir. Görüşme sürelerinin uzaması ile haftada en az bir kez yorgunluk, baş ağrısı, kulakta yanma hissi, sıcaklık artışı, gerginlik gibi semptomların görülme ihtimalinin arttığı ifade edilmiştir.[8] Cep telefonu kullanma süresine bağlı olarak baş ağrısının arttığı ve buna bağlı olarak uyku bozukluğunun görüldüğü ifade edilmektedir.[9]

Meslekî olarak elektromanyetik radyasyona maruz kalan bir grup kadında gecikmiş gebelik, spontan düşükler, ölü veya erken doğum gibi vakalar incelenmiş, spontan düşük vakalarına diğer olumsuzluklara göre daha sık rastlandığı tespit edilmiştir. Erkek katılımcılarda ise sperm yoğunluk, miktar, morfoloji ve hareketliliği gibi parametrelerin normalden farklı olabileceği ifade edilmiştir.[10]

Kalb hastalıkları yaygınlığının radyo frekansına maruz kalan fertlerde daha yüksek olduğunu gösteren az sayıda çalışma vardır. Çoğu araştırma, kalb ve damar hastalıkları veya bu tür rahatsızlara dair semptomlar ile elektromanyetik alan arasındaki bağlantıyı desteklememektedir.[11]

Manyetik alanların DNA üzerinde görülen olumsuz etkilerine bakıldığında, kanserojen ve teratojen (embriyo veya fetüste şekil bozukluğuna sebep olan) etkisinin olabileceği ispatlanmıştır.[12] Beyinde manyetik alana en fazla maruz kalan temporal (şakak) ve oksipital (art kafa) bölgelerinde tümör riski yüksektir.[13] Mobil telefon kullanımının oksidatif stres oluşumunu hızlandırarak kanser riskini artırabileceği ifade edilmektedir.[14] Kanser vakalarındaki artışın sebepleri üzerinde yapılan çalışmalar, kanser ve radyo frekansı enerjisi ilişkisini göstermekle sınırlıdır. Beyin tümörleri ve akustik nörom (sinir dokusu uru) ile manyetik alan ilişkisi en çok araştırılan vaka grubudur. Cep telefonu kullanan grupta, beyin tümörü görülme riskinin arttığı tespit edilmiştir.[15] Analog ve telsiz telefonların beyin tümörü gelişimini dijital telefonlara göre daha çok artırdığı, analog telefon kullanan grupta ise temporal tümör gelişiminin hızlandığı bulunmuştur.[16]

Lösemi, boyun bölgesinde yer alan parotid (kulak altı) bezi tümörü, akciğer, testis, meme ve oküler kanserler gibi bazı kanser türleri ile meslekî olarak radyasyona maruz kalma arasında güvenilir bir bulguya rastlanmamış, göz lensinin ısıya duyarlı olması sebebiyle, radyo frekansı dalgalarının katarakt insidansını (yeni vakaların ortaya çıkış sıklığını) artırıcı etkisi görülmekte, ancak bu etki, kabul edilebilir seviyeyi aşmamaktadır.

17 yaş üzeri cep telefonu kullanıcısı olan ve trafik kazası geçirerek hastaneye başvuran 456 sürücünün kaza sebepleri araştırıldığında, cep telefonu kullanımının kaza riskini dört kat artırdığı, ellerin serbest kaldığı kullanımlarda bile kaza riskinin azalmadığı tespit edilmiştir.[17] Elektromanyetik alan ve cep telefonu kullanımının sebep olabileceği dikkat dağınıklığı, aranılan kişiye ulaşılamadığında oluşabilen stres ve kaygı gibi psikolojik etkiler, önlenebilir olması bakımından çok önemlidir.

Kalb pili, vücuda yerleştirilebilir defibrilatör (otomatik elektroşok cihazı) ve işitme cihazlarını etkileyebilmesinin yanında yoğun bakım üniteleri ve bazı taşıtlardaki sistemleri etkileyerek dolaylı zararlara sebep olabilen radyo frekanslarının bahsedilen etkilerinden korunmak nasıl mümkün olacaktır?

Çocuklar, muhtemel olumsuz etkilere karşı gelişim dönemlerini tamamlamamış olmaları ve cep telefonunu yoğun kullanmaları sebebiyle ciddi risk altındadır. Gereksiz görüşmelerden kaçınmak, görüşmeleri kısa tutmak, taşınabilir telefon kullanımını sınırlandırmak, arama yerine mesajla haberleşmeyi tercih etmek, “eller serbest” özelliği olan telefonlar kullanmak, konuşma sırasında telefonu kulaktan en az 10 cm uzak tutmak gibi tedbirler işe yarasa da olumsuz etkiler tamamen yok edilememektedir. Bu zararlı etkileri azaltmak için elektromanyetik ışımanın belli bir değerde olmasını öngören standartlar geliştirilmiştir. Ancak artan kanser vakaları, kronik rahatsızlıklar, psikolojik problemler ve kazalar; elektromanyetik kirliliğin önemli neticelerinden olup hâlâ çözüm beklemektedir. İnsanlık teknolojik yenilikleri ihtiyacından fazla kullanmada ısrar ettikçe, yenilikler eskiyi aratmaya devam edecektir.

Dipnotlar

[1] A. Ahlbom ve ark. Epidemiology of health effects of radiofrequency exposure. Environmental Health Perspectives, 2004; 112(17):1741-1754.

[2] H. Lai ve N. P. Singh. Melatonin and a spin-trap compound block radiofrequency electromagnetic radiation-induced DNA strand breaks in rat brain cells. Bioelectromagnetics, 1997; 18:446–54.

[3] J. G. Robison ve ark. Decreased DNA repair rates and protection from heat induced apoptosis mediated by electromagnetic field exposure. Bioelectromagnetics, 2002;23(2):106–12.

[4] Ş. Özen. Mikrodalga frekanslı EM radyasyona maruz kalan biyolojik dokularda oluşan ısı etkinin teorik ve deneysel incelenmesi. Doktora Tezi. Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Elektronik ve Haberleşme Y. Müh., 2003.

[5] Ahlbom ve ark., a.g.e.

[6] T. al-Khlaiwi ve S. A. Meo. Association of mobile phone radiation with fatigue, headache, dizziness, tension and sleep disturbance in Saudi population. Saudi Med J, 2004; 25(6):732–6.

[7] G. Oftedal ve ark. Symptoms experienced in connection with mobile phone use. Occup Med, 2000; 50:237–245.

[8] M. Sandstrom ve ark. Mobile phone use and subjective symptoms: Comparison of symptoms experienced by users of analogue and digital mobile phones. Occup Med, 2001; 51:25–35.

[9] S. E. Chia ve ark. Prevalence of headache among handheld cellular telephone users in Singapore: A community study. Environmental Health Perspectives, 2000; 108:1059–62.

[10] Ahlbom ve ark., a.g.e.

[11] C. Johansen. Electromagnetic fields and health effects: Epidemiologic studies of cancer, diseases of the central nervous system and arrhythmia-related heart disease. Scand J Work Environ Health, 2004; 30 Suppl 1:1–30.

[12] J. M. Lary ve ark. Teratogenic effects of 27.12 MHz radiofrequency radiation in rats, Teratology, 1982 Dec; 26(3):299–309.

[13] M. Zmyslony ve J. M. Jajte. The role of free radicals in mechanisms of biological function exposed to weak, constant and net magnetic fields. Med Pr, 1998; 49(2):177–86.

[14] M. Yasser ve ark. Effects of acute exposure to the radiofrequency fields of cellular phones on plasma lipid peroxide and antioxidase activities in human erythrocytes. Journal of Pharmaceutical and Biomedical Analysis, 2001; 26:605–8.

[15] J. E. Muscat ve ark. Handheld cellular telephones and risk of acoustic neuroma. Neurology, 2002; 58:1304–6.

[16] L. Hardell ve ark. Further aspects on cellular and cordless telephones and brain tumors. Int J Oncol, 2003; 22:399–407.

[17] S. P. McEvoy ve ark. Role of mobile phones in motor vehicle crashes resulting in hospital attendance: A case crossover study. BMJ, 2005; 331(7514):428.

Bu yazıyı paylaş