Ulvî Hürriyet

Peygamber ocağında yok edilen peyman için,
Masum gırtlakları sıkarken çıkan her can için,
İzbe hücrelerden sızıp fışkıran al kan için,
Ben toprak olur, çamur olur, aslıma dönerim,
Yüz sürüp de satmam dinimi, süflî bir şan için.

Zincirler beni biat hücresine hapsedemez,
Zulmün ordusu da gelse imanımı alamaz,
Gerçek mümin Allah’ın kullarına kin güdemez,
Yarım lokmadan da bir hırkadan da vazgeçerim,
Hiçbir güç bana ateş nehrinden su içiremez.

Kör kuyulardan küflü zindanlara atsanız da,
Dağlar kadar ateş yakıp içinde yaksanız da,
Bir ağaç içinde testere ile kesseniz de,
“Dünya sizin olsun!” der, ruhumu alır giderim,
Zerrece meyletmem, dünyamı zehir etseniz de.

Bir cüzzamlı gibi ardım sıra kovalasanız,
İşkenceler yapıp yaralarımı dağlasanız,
Başımı kesip dağlarda top gibi oynasanız,
Faniye tamah etmem, verseniz de tacı tahtı,
Kanmam hiç sizlere krallık dahi bahşetseniz.

Taş üstüne taş koyup ezseniz kızgın çöllerde,
Parça parça taksanız bedenimi çengellere,
Sıkmam lanetli bir eli gerseniz de çarmıha,
Bütün dünya şahidim olsun, son sözüm şudur ki:
Sizin dininiz sizin olsun, benim dinim bana.

Bu yazıyı paylaş