Tutsak Bebek

Adım mı?
Ben dahi unuttum onu.
Soldan sağa
Ayşe, Fatma,
Zeynep, Melek…
Bir de tutsak bebek!
Sayım tamam;
gardiyan kapatır kapıyı.
Ağzımda son görüşten kalma
şeker tadı.
Geriye kalan,
bir de annemin gözyaşları…
Ona şeker vermediklerinden mi,
bilmem.
Her defasında aynı;
bende bir buruk tat,
annemde gözyaşları…

Oyun yerim avlu;
oyuncağım
birkaç şişe kapağı,
bir o kadar da şekerleme ambalajı…
Annem anlatıyor:
Parkları,
salıncak ve kaydırağı…
Rengarenk, özgür bir balon
süzülüyor tellerin üstünden.
Ucunda bir ip;
“Keşke!” diyorum,
“Keşke tutabilsem ucundan
ve gidebilsem
annemin anlattığı
Masal diyarına!”
Balon uçtu tek başına,
duvarın üstünden usulca…
Bir başka çocuk tuttu belki de ipinden.
Sallanırken salıncakta hızlıca,
tekrar başlıyor sayım.
Soldan sağa
Ayşe, Fatma,
Zeynep, Melek…
Bir de tutsak bebek!
Şimdi susturun vicdanınızı,
Kapansın kapı!

Bu yazıyı paylaş