Hazreti Yusuf’un (aleyhisselâm) Üç Gömleği

“Gömlek” tabiri, dilimizde bazen mecazî mânâda kullanılır. “Bu gömlek bol gelmiş” derken vazifenin hakkı verilmediğini ima ederiz.

Kur’ân’ın muhtevası evrenseldir; sadece indiği döneme hitap etmez. Her asrın ihtiyacını karşılayacak hükümler, hikmetler, usuller ve mesajlar içerir. Bu mesajlar bazen açık bir şekilde bazen de önceki peygamberlerin hayatlarından tablolar hâlinde sunulur. Benzeri her devirde yaşanan hadiselerin arka planı, bunlar karşısında ortaya konulacak duruş ve akıbet adına alınması gereken ibretlere dikkat çekilir.

Bu çerçevede Yusuf Sûresi; hadiselerin iç yüzünü, geleceğe bakan yönlerini ve tevilini açıklayan, köle olarak satıldığı ülkenin en saygın ve sevilen kişisi haline gelen bir peygamber oğlu peygamberin (aleyhisselâm) hayat hikâyesi üzerinde durur. Özellikle günümüzdeki bazı olayların gerçek yüzünü aydınlatır ve İslâm’a hizmetin pek çok düsturlarını ortaya koyar.

Hazreti Yusuf’un (aleyhisselâm) doğup büyüdüğü vatanından uzaklaştırılması, gömleğine kan bulaştırılması (Yusuf, 12/18), gayri meşru bir teklife karşı çıktığı için gömleğinin arkadan yırtılması ve babasının gözlerinin Hz. Yusuf’un gömleğinin sürülmesiyle açılması, günümüzdeki bazı hadiselere de işaret ediyor olabilir.

  1. Sırtından Çıkarılan ve Kan Sürülen Gömlek

Yusuf’un kardeşleri hırslarının ve hasetlerinin kurbanı oldular. Kendi aralarında, “Onu öldürün veya dönüp geri gelemeyeceği bir yere bırakın.” diye konuştular. Böylece babalarının teveccühünün yalnızca kendilerine kalacağını düşünerek tövbe edip salihlerden olacaklarını zannettiler (12/9). Fakat babaları Hz. Yakub (aleyhisselâm), kardeşlerinin Yusuf’u kıskandığının farkındaydı, ama ilahî takdire boyun eğdi ve Hz. Yusuf’u kardeşleriyle birlikte gönderdi. Yusuf’u bir kuyuya atan kardeşleri, akşama doğru ağlayarak geldi ve Hz. Yakub’a, “Onu eşyalarımızın başında bırakmıştık, fakat biz oynarken onu kurt yemiş.” dediler (12/17).
Yusuf’un Mısır’da peygamberliğe ve halkın gönüllerinin sultanı olmasına giden süreçte, doğup büyüdüğü yeri terk etmesi, Mısır’a gitmesi ve hayatın her safhasını; köleliği, saray ve hapis hayatını öğrenmesi gerekiyordu.

Fethullah Gülen Hocaefendi, 2008 yılında; “Türkiye’de yeteri kadar düşünen kafa var; birkaç milyon insanın kendi değerlerimiz hesabına dünyaya açılması bir kayıp olmaz, aksine hem ülkemiz hem de insanlık adına büyük yarar sağlar”[1] demiş, İslam’ın güzelliklerini tanımaya dünyadaki herkesin ihtiyacı olduğunu ifade etmişti.

Kardeşleri Yusuf’tan kurtulmak için gömleğini çıkardılar ve kendisini bir kuyuya attılar. Uydurma delil ile Yusuf’un gömleğini kana buladılar. Sonra herkesi bu yalana inanmaya davet ettiler.

17–25 Aralık 2013’te rüşvet ve yolsuzlukla haksız menfaat ettikleri somut delillerle tespit edilen şahıslar; işlerini Allah korkusuyla, adalet çizgisinden ayrılmadan ve konumlarının hakkını vererek yapan emniyet mensuplarının gömleklerini çıkararak onları hapse attılar. Onlara isnat ettikleri suçlara herkesin inanmasını istediler. Hâlbuki her şey aşikâr ve deliller göz önündeydi.

  1. Gayrimeşru Davete Hayır Dediği İçin Arkasından Yırtılan Gömlek

Kuyuya atılan Yusuf’u, kervancılar buldular ve Mısır’da köle pazarında az bir fiyata, çocuğu olmayan Mısırlı bir vezire sattılar (12/19–21). Yusuf sarayda büyüdü, her işini Allah’ın (celle celâluhu) kendisini gördüğüne inanarak yaptı. Allah’ın izni ve inayetiyle, hicret eden Hizmet gönüllüleri ve onların nesilleri de insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne saygı duyulan ülkelerde yetişecekler. Salih bir dairenin kapısını açan sırlı bir anahtar olan ihsan şuuruyla Kur’ân ahlakına uygun bir hayat yaşayacaklar ve ortak evrensel insanî değerleri temsil edecekler.

Vezirin hanımı, Yusuf’un nefsinden murad almak istedi; kapıları kapattı ve davette bulundu. İhlas, ihsan ve iffet kahramanı Yusuf kapıya doğru yönelince Züleyha koşup onu yakalamak isterken gömleğini arkasından yırttı. Tam bu anda vezir geldi. Hanımı kocası ile karşılaşınca, “Senin ailene kötü maksatla yaklaşanın cezası, zindana atılmaktan veya gayet acı bir azaptan başka ne olabilir?” (12/23–25) diyerek iftirada bulundu.

Yusuf’’un “O beni arzu ederek bana yaklaştı.” demesine ve Züleyha’nın bir yakınının, gömlek önden yırtılmışsa kadın, arkadan yırtılmışsa Yusuf haklıdır demesine rağmen Yusuf’u zindana attılar (12/26–27).

Yusuf’un kardeşleri, aç ve çaresiz kaldıkları bir dönemde Mısır’a giderek ülkenin hazine işlerinden sorumlu bakanı olan Hz. Yusuf’tan (aleyhisselâm) buğday talep ettiler. Hz. Yusuf kendisine kötü davranan kardeşlerini tanıdı, ama onlar kendisini tanıyamadı. (12/58). Yusuf’un kardeşleri, kendilerine destek verenin, iftira attıkları Yusuf olduğunu öğrendiklerinde, ondan özür dilediler ve “Vallahi de, tallahi de Allah seni bize üstün kılmıştır. Doğrusu bizler suçlu idik!”  dediler (12/91).

Hz. Yakub (aleyhisselâm), yaşadığı musibette Allah’a sığındı ve ilahî hikmete itimat etti. Bizim de yaşadığımız musibetlerde Allah’a dayanmamız ve O’nun sonsuz rahmet ve hikmetine güvenmemiz gerekiyor.

Hz. Yakub (aleyhisselâm), oğlunun ölmediğini bilerek, devamlı onun yolunu gözleyerek ağladığı gibi biz de Hizmet’in bitmediğini bilerek, Allah’la irtibatı güçlü tutarak, aktif sabırla hizmetlerimize devam etmeliyiz.

Meş’um 15 Temmuz hadisesinden hemen sonra, binlerce hâkimin, savcının, akademisyenin, öğretmenin, emniyet teşkilatı ve TSK mensubunun görevine son verildi. Binlerce masum insan zindana atıldı. Hizmet gönüllüleri darbe yapmakla itham edildi. Hâlbuki dünya, “gömleğin önden değil, arkadan yırtıldığının” farkındaydı.[2]

  1. Yusuf Kokulu Gömlek

Hz. Yusuf (aleyhisselâm), kardeşlerine, “Şu gömleğimi alın, babamın yanına varıp onun yüzüne sürüverin, o zaman gözü açılacaktır.” (12/93) dedi. “Müjdeci gelip de gömleği Yakub’un yüzüne sürünce gözleri açıldı.” (12/96). Darbe senaryosunu yazanların, Türkiye’nin maddeten ve manen çökmesine sebep olanların gerçek yüzü ortaya çıktığında, onların yalanlarına kanan halkın gözlerinin açılacağını ümit ediyoruz.

Sonuç

  1. Hz. Yusuf’un gömleği kardeşleri tarafından çıkarıldı ve hayvan kanıyla kirletildi. 17 Aralık soruşturması sonrası Yusuflar görevden uzaklaştırıldı.
  2. Kendisi suçlu olduğu halde Züleyha Hz. Yusuf’a iftirada bulundu. 15 Temmuz darbe senaryosunu yazanlar, masumları itham etti.
  3. Hz. Yakub’un gözleri, Hz. Yusuf’un gömleği sürüldüğünde açıldı. Allah’ın izni ve inayetiyle, Yusufların tekrar önemli hizmetler eda etmesiyle Hizmet’e karşı kör olan gözler açılabilir.
  4. Hz. Yusuf’a kötülük eden kardeşler, muhtaç kalıp kendisinden yardım talep ettiler; pişman olup af dilediler. Hasetle dolup taşıp Hizmet gönüllülerine zulmedenlerin muhtaç hale düşeceklerine, pişman olacaklarına, af dileyeceklerine ve “Allah sizi bize tercih etti.” diyeceklerine işaretler olabilir.
  5. Hz. Yusuf, köle olarak geldiği yerde izzet ve iktidara erdi. Kardeşlerinin insafsız tavırlarına karşı âlicenap oldu. Hâşâ, güç zehirlenmesine düşmedi. Benzer şekilde, iftiraya maruz kalanlar, mallarına el konulanlar, hicret etmek zorunda kalanlar, Allah’ın izni ve inayetiyle, aziz olacaklar ve karakterlerinin gereğini sergilemeye devam edeceklerdir.
  6. Hizmet bu dönemde “ateşten gömlek” giydi. Gömleğe kan bulaştırılması ve gömleğin arkadan yırtılması neticesinde zulümlere ve iftiralara maruz kaldı, zindana düştü. Kör gözlerin açılacağı günleri, Cenâb-ı Hakk’ın engin rahmetinden intizar ediyoruz.

 

Dipnotlar

[1] M. Fethullah Gülen, “Hicret Edin, Hayat Bulun!”, Bamteli, 12 Mayıs 2008.

[2] “Macht. Wahn. Erdogan: Wie er sich rächt, die Demokratie zerstört und immer mehr Einfluss auf Deutschland nimmt”, Focus, Nr. 30/16, 23-7-2016.

Bu yazıyı paylaş